Kader, 2006 yapım yılına ait Zeki Demirkubuz tarafından yönetilen ve senaryosu yazılan Türk sinemasına ait, sinema filmidir. Kader, Demirkubuz’un 1997 yapım yılına ait Masumiyet filminin iki karakteri, Bekir ve Uğur’un tanışmalarını ve gençlik dönemlerinde yaşadıklarını anlatmaktadır. Kader, Masumiyet’in sonrasında çekilmiştir ve birçok sinema sever Kader’in neden daha sonra çekildiğini merak etmiştir. Demirkubuz, neden Kader’i Masumiyet filminden sonra çektiğini şu sözleriyle aktarmıştır:
“Masumiyet benim bir hastalık dönemimde ortaya çıkmıştı. Hastalığın bende uyandırdığı birtakım nekâhat duyguları vardı. İnsanın iyi olma duyguları depreşir, hayat biraz sahte de olsa farklı gözükmeye başlar öyle zamanlarda. O duyguların içinden çıkmıştı Masumiyet, özellikle de Yusuf karakteri. Yoksa o hastalığı geçirmeyip o duyguları yaşamamış olsaydım Kader’i o zaman çekecektim” (Demirkubuz, 2006).
Sadakatsizlik, duygusuzluk, duyarsızlık, hiçlik üzerine kurulu yapıda ilerleyen, aynı zamanda bir yol filmi olma özelliğini de içinde barındıran Kader, aşkın bir insanın hayatını nasıl bir biçimde ele geçirip onu nasıl değiştirdiğini resmeder. Bekir, Uğur’u tanımadan önce normal bir hayat sürer. Bekir’in ailesi ve yaşamı normal ve aynı düzeyde ilerlerken Uğur’un hayatı bunun tam tersidir. Uğur, annesi ile saç baş birbirine girecek, küfürler edecek kadar kötü bir aile yaşantısına sahiptir. Bekir’in hayatı ise Uğur’u tanıdıktan sonra tamamen değişir.
Bekir ve Uğur birbirinin tam zıttı iki karakter olarak filmin başlarında sunulur. Bekir, içe dönük az konuşan bir karakterken Uğur bunun tam zıttı dışa dönük bir karakterdir. Bekir’in Uğur’a olan aşkı, Bekir’i alışık olmadığı bir hayata iter. Bu hayat imkansızlık üzerine kurulu bir hayattır. Çünkü Bekir evlidir ve iki çocuk sahibidir.
Her şey, günün birinde Uğur’un, Bekir’in dükkanına gelmesi ve orada fotoğrafları unutmasıyla başlar. Bekir, fotoğrafların arasında Zagor’un yani, Uğur’un aşkından hayatını hiçe saydığı kişinin de fotoğrafını görür. Bekir, bu aşkın imkansızlığını önceden kestirse de kendine engel olamaz ve Uğur’un Zagor ile olan bir fotoğrafını keserek Uğur’un olduğu kısmı saklar ve Bekir’in sık sık Uğur’un evinin önüne giderek, yanan ışıkları izlediği görülür. Bu iki sahne, ne olursa olsun Bekir’in bu yola girdiğinin göstergesidir.
Bekir’in Uğur’a karşı olan tutkusu, sağlıklı bir aşk değildir. Bu sağlıksızlığın en önemli nedeni ise Uğur’un da Zagor’a karşı sağlıklı bir aşk beslememesidir. Uğur’un hastalıklı aşkı, Bekir’de de hastalığa dönüşen bir aşk yaratmıştır. Bekir, Uğur’un hayatında Zagor’un olduğunu öğrendiğinde, uzun uzun düşünceleri daldığı bir gece eline sigara basmıştır. Bu sahne Bekir’in duygusal bir acı içerisinde olduğunu ve bu acıyı da fiziksel bir acıyla bastırmaya çalıştığının gösterir. Uğur, ölümcül bir kadındır. Yani baştan çıkarıcı ve kendisine aşık olan erkeği kötü bir sona sürükleyen kadındır. Bekir, normal bir hayata sahip bir kişiyken Uğur’u tanır, aynı zamanlarda da annesi Bekir’e birini bulur ve evlendirmek ister, Zagor da o sırada bir cinayet işler ve Uğur ile ortadan kaybolurlar.
Aradan yıllar geçer, Bekir, çoktan evlenmiştir ve tekdüze bir yaşam sürmeye devam etmektedir ve bir gün ölümcül kadın Uğur, Bekir’in karşısına çıkar. Uğur, ne kadar ölümcül bir kadın olsa da asıl üzerinde durulması kısım Bekir’in acıdan zevk alan bir erkek olmasını keşfettiği andır. Bu keşif, Uğur’un Zagor’a avukat tutmak için Bekir’in dükkanına gelmesi ve yaşadığı her şeyi anlatmasıyla ortaya çıkar. Uğur’un Zagor için imkansızın peşinden gitmesi, Bekir’i çok etkiler ve onu ağlatır. Bekir, bir otobüste uzunca bir tünelden geçerken gösterilir ve tünel çıkışında her şey değişmiştir. Uğur, Zagor’un peşinden gitmiş Bekir ise Uğur’un peşinden gitmiştir. Bir gazinoda bambaşka bir Bekir görülür. Aradan zaman geçtikten sonra Uğur Bekir’in dönmesini ister. Bunu istemesinin en önemli nedeni Bekir’in fazlasıyla Uğur’u istemesi Uğur’un ise ona karşı hiçbir şey hissetmemesinin yanında Zagor’un Bekir’e karşı yapacaklarıdır ki öyle de olur. Bekir ayağından vurdurtulur ve evine döner.
Bekir evi terk ettiğinde eşi dört aylık hamiledir döndüğünde ise çocuğu 3-4 aylık olmuştur ve kendisi taksicilik yapmaya başlar. Aradan yıllar geçmiştir. Bekir birçok sahnede düşüncelere dalmış ve durgun bir biçimde resmedilir sanki yaşamıyor gibidir. Evli olduğu kadınla çocuğuyla mutsuzdur. Bekir onun için yaşama nedeni olan Uğur’dan uzak olduğu için tüm bu sancıları çeker bazı günler eve gelmeyerek dışarıda yatar. Günün birinde Bekir, ailesinin yaşadığı dairenin kapasında durur ve o kapıdan girmek istemez. Bu durum düzenli hayatın reddidir çünkü Bekir, kaosta ve huzursuzlukta mutlu olan bir kişi haline gelmiştir. Bekir kapıdan ayrılır ve Uğur’un sahne aldığı gazinoya gider. Burada Uğur’un karşısına çıkarak isyan eder, onsuz olmadığını ve onu bitirdiğini söyler. Bu bitiriş düşünüldüğünde Bekir’in bu durumda olması onun için varlık sebebidir. Bekir, yok olmaktan, Uğur’un varlığının yanında hiç olmaktan mutludur çünkü o aşık olduğu kadındır ve onu kaderi olarak görür.
Bekir, yine Uğur tarafından reddedilir, onun gitmesini ister ve Zagor’un bu sefer onu öldürebileceğini dile getirir. Bekir, Uğur’un yaşadığı şehirde sokaklarda kalmaya devam eder. Aynı şehirde olmak bile ona yeter gibidir. Fakat Uğur, bir süre sonra Sinop’a gider çünkü Zagor oraya gönderilmiştir. Bekir, daha öncesinde olduğu gibi yine Uğur’un peşinden gider ve yine reddedilir. Bu sefer bileğini keser. Daha önce eline sigara basan Bekir bu sefer acısını dindirmek için daha da ağırını yapar Bekir’in duyguları ona her defasında daha da acı vermektedir. Bekir tekrardan ailesinin yanına döner.
Bekir bir gece çok fazla alkol ve uyuşturucu madde tüketir ve evde ilaç bekleyen çocuğunu unutacak kadar kendine yine Uğur’a kaptırır. Ellerinde ilaçlar ile karlı bir yolda bir otobüstedir burası Kars’tır, İstanbul’a en uzak noktalardan birisidir. Bekir otobüsten inmiştir ve bir köprünün üstünde durmuş, düşüncelere dalmıştır. Bekir, Uğur’un yaşadığı yeri yine bulmuştur. Uğur, ondan ne kadar uzakta olsa da… Uğur evlenmiş ve bir çocuk sahip olmuştur. Bekir Uğur’u kaderi olarak görmektedir ve kaderi de bir zorunluluk. Uğur Bekir’e neden geldiğini sorar, Bekir’in Uğur’u kaderi olarak ve bunu bir zorunluluk gibi algılaması, Bekir’in film sonundaki sözleri ile açıklık bulur.
“Geçen gece çocuk hastaydı. İlacı bitmiş almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bir baktım gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm, bir tek içeri girdiğimi hatırlıyorum bir de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört sigaralık. Sonra gözümü bir açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bir daha açtım başımda bir çocuk, kalk abi diyor. Kars’a geldik. Otobüsten indim yürümeye başladım. Dedim Allah’ım neredeyim ben, burası neresi? Sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm, dedim Bekir bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü. Bu seferde geçersen bir daha geri dönemezsin, iyi düşün dedim. Düşündüm düşündüm, ama olmadı, dönemedim. Sonra bak oğlum dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok kaderin böyle. Yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi!”
Uğur, Bekir’e inanmak istediğini ve onun artık hiçbir şeye karışmayacağına inanmak ister, Bekir bu sefer söz verir ve “baktım olmuyor bir kenarda kafama sıkarım” der ve Masumiyet filminde bu gerçekleşir. Bekir, acılarına son verir, kafasına sıkar. Kader, gözleri aşktan kör olmuş bir adamın, tüm varlığıyla onu hiçe sayan bir kadını kendinden ve tüm insanlardan hatta ve hatta ailesinden de daha üstün bir varlık saymasını anlatır. Ve bu üstün sayma durumu bir gün kendini onun uğruna feda etmesiyle sonlanır.
1 yorum
Merhaba, en sevdiğim filmlerden kader ve masumiyet.. oyunculuk filmin kurgusu o kadar güzel ki defalarca izlemişimdir..Aşkın en takıntılı ve en derin tutkusunu bu kadar güzel anlatabilmek, insan kendinden vazgeçer mi ? Geçiyor.. sadece Bekir hareketleri için değil , aynı hissiyat Uğur karekterinde de var..her iki filmin de anlatımı muazzam ve gerçekçi..
”dedim Bekir yapacak birşey yok , yol bu..”bu sahne zaten filmin özetidir..Kader filminde en en etkili sahne tabiki Bekir in, Uğur un kapısına gelip içerde sessiz ve derin samimi içten konuşmalarıdır..Harika yapıtlar gerçekten 😌😌