Sinemanın ayrılamadığı sanat dallarının başında her daim müzik gelmiştir. Sessiz filmlerin çekilmeye başlandığı ilk yıllardan, sinemada sesin kullanılışına kadar geçen sürede müzik, gerek oyuncu duygularını izleyiciye aktarabilmek gerekse filmin etkileyiciliğini arttırmak için etkin bir şekilde kullanılmıştır.
Müzik kullanımı, Türk sinemasında da dönem dönem değişkenlikler göstermekle birlikte oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 60’lı ve 70’li yıllarda genellikle çok popüler olan yabancı şarkıların kullanıldığı filmlerde, Türkiye’deki telif hakkı yasalarının yumuşaklığı ve filmlerin yurtdışı pazarına yönelememesi sonucunda özgün parçalar kullanılamamaktaydı; ancak sinema tarihimizi incelediğimizde 60’lı yıllarda karşımıza çıkan birkaç isim, çölde bir vaha bulmuşçasına kopya film müziklerinin aksine özgün ve kaliteli besteleri ile ön plana çıkıyordu. Bunların başında ise sadece Türk sinemasına değil, Türk müziğine olan katkıları ile bilinen bir isim vardı: Cahit Berkay
Bağımsız Sinema Platformu’nun Ağustos ayını Türk sinemasına ayırması sonucunda “acaba kimi yazsam?” diye düşünürken oynatma listemde beliren “Devlerin Aşkı” film müziği, aklımdaki soruyu net bir şekilde cevaplandırmama yardımcı oldu. Cahit Berkay, sadece bestelerine değil kişiliğine ve sanatçı duruşuna da hayran olduğum biriydi. Hem Barış Manço ve Cem Karaca ile olan yoldaşlığı hem de Anadolu Rock müziğine kattıkları ile benim nezdimde sadece iyi bir sanatçı değil, aynı zamanda iyi bir insandı da.
Yazımın öyle çok fazla “Wikipedia” havasında geçmesini istemediğim için sadece başlangıç olarak ufak bilgiler vermek istiyorum. Türk sinemasında öne çıkmış imza filmlere baktığımızda çoğunda Cahit Berkay imzalı besteleri görmek mümkün. Hem de bu müziklerin tamamı o filme özel yapılmış. Yani ortada çok büyük bir emek olduğu ortada. Cahit Berkay’ın müzikle tanışması da çok küçük yaşlarda olmuş. İlkokul yıllarında mandolin çalarak başladığı müzik hayatı, 1962 yılında kurduğu “Siyah İnciler” grubu ile devam etmiş. Profesyonel müzik dünyasına girişi ise 1965 yılına dayanıyor. Selçuk Alagöz’ün kurduğu orkestrada 1966 yılında Altın Mikrofona katılan Berkay bu yarışmada üçüncü olurken, 1967’de Rana Alagöz’ün arkasında çalarak yeniden üçüncülük başarısını elde etmiştir.
Gel gelelim bizi ilgilendiren yere, yani film müziklerine… Cahit Berkay’ın ön plana çıkan besteci yönü, Moğollar grubunu kurmadan evvel onu film müziği yapmaya yöneltmişti. 1965 yapımı bir Nejat Saydam filmi olan “Buzlar Çözülmeden” filminin müziklerini Şahin Gültekin ile birlikte besteledi. 60’lı yıllarda özgün bir müzik kullanmak Türk sinemasında çok rastlanılır bir şey olmadığı için Cahit Berkay’ın bu yönü oldukça dikkat çekti. Daha sonra Moğollar grubunun kurulması sonucu çok fazla film müziği yapamasa bile, Moğollar’ın son dönemlerinde tekrar sinemaya yöneldi. 1975 yılında “Teşekkür Ederim Babaanne” filminin müziği ile sinema sektörüne geri döndü. Asıl büyük başarı ise 1976 yılında geldi. O yıl ilki düzenlenen İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Film Müziği” ödülünü “Ben Sana Mecburum” adlı filme yaptığı müzikle kazandı. Artık tecrübeli bir film müziği bestecisi olan Cahit Berkay’ın ilk ölümsüz eserlerinden biri ise 1977 yılında ortaya çıktı. Sinematografik ögeler incelendiğinde de oldukça fazla beğenilen ve Türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdıran “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmine yaptığı müzik, bugün hala milyonlarca insan tarafından ilgi ile dinleniyor. İşte bir sanatçıyı da ölümsüz kılan şey bu…
Daha sonraki süreçte Antalya Altın Portakal Film Festivali başta olmak üzere pek çok festivalden ödülle dönüyor Cahit Berkay. Günümüze gelen süreçte 162 tane film ve dizi müziğine can verirken, sayısız reklam müziğinin altına da imza atmıştır. Bu büyük başarının altında yatan şey ise Cahit Berkay’ın da tıpkı Kemal Sunal, Şener Şen, Cüneyt Arkın gibi bizden biri oluşudur. Halkın dilini çok iyi anlayan Berkay, bestelerinde de gam telimize dokunuşunu bu özelliğine borçludur belki de…
Bunu 2019 yılında verdiği bir röportajdan anlamak da mümkün. Isparta’da doğan ve bir süre burada yaşayan Berkay, bu süreçte küçük yaşına rağmen yaşadığı kültürü öğrenerek, özümsemeyi başarmıştır. Çocukluğunun halk türküleri ile geçmesi, yakaladığı o muhteşem ahengin, daha sonraki yıllarda tanıştığı batı müziği ile birleşmesiyle, ortaya sadece bir gecede çıkabilecek ölümsüz eserlerin var olmasına neden olmuştur. “Selvi Boylum Al Yazmalım” dışında daha birçok akılda kalıcı film müziğine imzasını atmıştır elbet. Mesela benim en sevdiğim bestesi “Devlerin Aşkı” filmi için yapmış olduğu o muhteşem eserdir. Bir dönem Nebil Özgentürk’ün de “Bir Yudum İnsan” belgeselinde kullanılan bu bestesini, Can Yücel’in davudi sesi ve sigarasını tüttürerek okuduğu şiirlerin altında duyabilmek, eserin muazzamlığını ve etkileyiciliğini benim gözümde ziyadesiyle arttırmıştı. “Kibar Feyzo”, “Çöpçüler Kralı”, “Dila Hanım”, “Her Gönülde Bir Aslan Yatar” ve daha niceleri, Cahit Berkay’ın bu filmlerle özdeşleşmiş besteleri ile doludur. İşte bu yüzden Türk sineması dendiğinde Cahit Berkay o listede başı çekmesi gereken isimlerin başında gelmektedir.