Tiyatro sahnesinden beyaz perdeye uyarlanan pek çok film olmuştur bugüne kadar. Bu filmlerin bazıları tiyatro oyunundaki versiyonuna sadık kalmaya çalışırken, diğerleri daha farklı uyarlamalarla beyaz perdeye taşınmıştır. Bu doğrultuda inceleyeceğim “The Madness of King George” (Kral George’un Deliliği) da başarılı bir tiyatro uyarlaması olarak sinema tarihinde yerini almayı başarmıştır.
Alan Bennett’in aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanan “The Madness of King George”, aslında bir tarihsel geçmişe de sahip. Film, Kral III. George’un 1788 yılında yaşadığı rahatsızlık sonucu akli melekelerini neredeyse kaybedecek konuma gelmesi üzerine yaşanan taht ve koltuk savaşını anlatıyor desek kâfi. Tabii bunu yaparken oldukça gülümseten ve düşündüren de bir akışa sahip.
Filmin Konusu
Yıl 1788… Büyük Britanya kralı III. George, Amerika kolonilerini kaybetmenin etkisi ile midir bilinmez yavaş yavaş garip davranışlar sergilemeye başlar. Başlarda gördüğümüz aklıselim davranışları, yerini düzensiz ve hiperseksüel davranışlara bırakır. Bu olayın duyulması ile birlikte oğlu Galler Prensi IV. George, babasının eleştirilerinden bıktığı için tahtın varisi olarak Brtianya’nın yeni kralı olmak adına harekete geçer. Kral olmak istemesinin arkasındaki bir diğer neden de metresi Bayan Fitzherbert ile evlenebilmektir. Zira kraliyet kanunlarına göre tahtın varisi babasının izninin olmadığı bir kadınla evlenemezdi.
Başlarda kralın idrarından ve bağırsak hareketlerinden şüphelenen kişisel doktoru Dr. Warren, ağır bir hacamat ve müshil tedavisi uygulasa da kralın zihinsel durumu daha ağırlaşır. Bunun üzerine Lincolnshire’daki çiftliğinde kendine özgü tedavileri ile bilinen Dr. Francis Willis’in tedavisinde tek yetkili kişi olarak işe alınır ve olaylar gelişir.
Etkileyici Oyuncu Kadrosu
Öncelikle filmin oyuncu kadrosunun seçimlerinin en az kraliyet ailesinin düzenlediği balolar gibi özenli bir şekilde seçildiğini söylemek yanlış olmaz. Kral George rolündeki Nigel Hawthorne (tiyatro oyunundaki versiyonda da Kral George’u o oynamıştı), filmdeki muhteşem oyunculuğu ile Britanya Film Akademi Ödülleri ve 1. Empire Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini kazanırken, 67. Akademi Ödülleri’nde de “En İyi “Erkek Oyuncu” dalında önemli adaylar arasında yerini aldı.
Filmdeki etkileyici performanslardan biri de Kraliçe Charlotte rolü ile arz-ı endam eden Helen Mirren’e ait. Tüm asiiliği ile rolünün hakkını veren Mirren, bu performansıyla tıpkı rol arkadaşı Hawthorne gibi Akademi Ödülleri’ne aday gösterilmiş, ancak ödülü Blue Sky filmindeki performansı ile ön plana çıkan Jessica Lange’e kaptırmıştır.
İngiliz sinemasının önemli ismi Ian Holm, Dr. Francis Willis rolü ile antipatikliğin ve ilginçliğin karmaşasını muhteşem bir şekilde beyaz perdeye yansıtmıştır. Genç Başbakan William Pitt’i canlandıran Julian Wadham, buz gibi performansı ile filmde öne çıkan oyuncular listesinde kendine yer bulmayı başarmıştır.
Rupert Simeon Graves, Geoffrey Palmer, Amanda Donohoe, Jim Carter ve Rupert Everett ise filmde ön plana çıkan diğer oyuncular.
Yapım Ekibi
Filmin senaristi Alan Bennett, aynı zamanda 1991 yılındaki filmin uyarlaması olan “The Madness of George III” adlı tiyatro oyununun yazarıydı. Oldukça iyi bir yazar olan Bennett, aynı zamanda oldukça iyi bir tarihçiydi de. Oxford Üniversitesinde tarih okumuş, daha sonra aynı üniversitede Orta Çağ tarihi hakkında dersler vermiştir. 1960 yılında akademisyenliği bırakarak tamamen yazarlığa yönelmiş, bu sürede Dudley Moore, Jonathan Miller ve Peter Cook gibi önemli isimlerle birlikte çalışma fırsatı bulmuştur.
Yönetmen Nicholas Hytner de Alan Bennett gibi tiyatro kökenli biridir. Yönetmenlik kariyerine başlamadan evvel Londra Ulusal Tiyatrosu’nun sanat yönetmenlerinden biriydi. Zaten “The Madness of King George” da kariyerindeki ilk sinema filmi. Filmin müzikleri de yine tiyatro kökenli bir isim olan George Fenton tarafından yapıldı. Fenton daha sonra Nicholas Hytner’ın diğer tüm uzun metraj filmlerinde de çalıştı.
Filme Sinematografik Bir Bakış
Öncelikle filmde sinematografik bir bakış atarken değinmemiz gereken ilk nokta dekor ve kostüm tasarımı olmalı. Zaten filmin 67. Akademi Ödülleri’nde ödül aldığı tek alan da sanat yönetimi alanında. Filmi izlerken kendinizi dönemin İngiliz saray yaşamının ayrıntılı bir portresinin içinde buluyorsunuz. Zengin renk paleti ve detaylar, dönemin atmosferini canlı ve inandırıcı kılmak için özenle yaratılmış. Zaten filmin çekildiği yerlere bakınca da bu tarihi atmosferi yansıtabilmek için doğru yerlerin seçildiği görülüyor.
Filmi izlerken bir tiyatro oyununun içerisinde hissediyormuş izleniminin yaratılmasındaki en büyük etken, şüphesiz tiyatro oyunundaki kadronun çoğunun korunmuş olması. Zaten bu tip tiyatro uyarlamalarında en dikkat edilen şeylerden biri oyunculuk performansları ki yukarıda da yazdığım gibi filmin tüm ‘cast’ı oldukça doğru ve başarılı şekilde oluşturulmuş.
İçsel Çatışmaların Eşiğinde Harika Bir Uyarlama
Sonuç olarak “The Madness of King George”, sadece bir kralın değil, insan doğasının kırılganlığını ve ihtişamın gölgesindeki çöküşü anlatan derin bir film olarak karşımıza çıkıyor. Alan Bennett’in kaleminden Nicholas Hytner’ın yönetiminden çıkan bu başyapıt, sinematografik zarafeti, etkileyici performansları ve dokunaklı müziğiyle izleyicileri kendine hayran bırakıyor. Kraliyetin ve iktidarın yüklediği ağırlıkla başa çıkma çabalarını anlatırken, aslında insanın zihinsel ve duygusal karmaşıklığını gözler önüne seriyor. Bana göre “The Madness of King George”, sinema sanatının gücünü gösteren önemli bir örnektir ve izleyiciyi derin düşüncelere sürüklerken, onlara unutulmaz bir deneyim sunar.