Meleğin Düşüşü
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
Senaryo: Semih Kaplanoğlu
Oyuncular: Tülin Özen (Zeynep), Budak Akalın (Selçuk), Musa Karagöz (Müfit), Engin Doğan (Mustafa), Can Kolukısa (Selçuk’un babası), Yeşim Ceren Bozoğlu (Funda), Özlem Turhal (Nilgün)
Türü: Drama
Yapımcı Firma: Kaplan Film
Yapım Yılı: 2004
Ülkesi: Türkiye, Yunanistan
Süre: 98 dakika
Meleğin Düşüşü Filmin Konusu:
Bir otelde temizlik görevlisi olarak çalışan Zeynep, babasıyla birlikte yaşamaktadır. Babasının içki problemi ve tacizlerinden dolayı Zeynep için hayat zor geçmektedir. Her ne kadar çaresiz bir yaşamı olsa da, ileride bir evi olacağının hayalini kurar. Çalıştığı otelde tek arkadaşı olan Mustafa, Zeynep’ten hoşlanır ve ona yardımcı olmaya çalışır. Mustafa’nın ilgisine kayıtsız kalamayan Zeynep, bir gün hiç tanımadığı bir adamdan bir bavul dolusu kıyafet alır.
Kıyafetleri veren kişi, karısının ölümünün ardından yaşadığı suçluluk duygusuyla boğuşan Selçuk adında bir ses teknisyenidir. Karısının eşyalarını bir tanıdık vasıtasıyla hayatında hiç görmediği Zeynep e verir. Bu alış veriş onların hayatlarını bir şekilde kesiştirir ve Zeynep için bu belki de beklemediği bir değişim olacaktır.
Herkes Kendi Evinde filminden sonra beğenileri üzerine toplayan Semih Kaplanoğlu’nun 2. uzun metraj filmi olan Meleğin Düşüşü sert anlatımı ve karanlık ışık yapısı ile izleyiciye farklı bir görüntü sunuyor.
Not: Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yaptı ve Nantes, Kerala ve Barcelona Alternativa film festivallerinden En İyi Film ödülünü aldı.
Aldığı Ödülleri:
2005 Ankara Film Festivali – “Seçiciler kurulu Ödülü”
2004 Antalya Film Şenliği – “Dr. Avni Tolunay Juri Özel Ödülü”
2005 Barcelona Bağımsız Sinema Festivali – “En İyi Alternatif Film”
2005 İstanbul Film Festivali – “Fibresci Ödülü”
2005 Nantes Film Festivali – “Büyük Ödül”
2005 Uluslararası Berlin Film Festivali – “forum bölümüne seçilmiştir”
2 yorum
Özellikle Hollywood filmleri gibi tempolu filmlere alışkın bünyelerde bu film çabuk sıkılmalara neden olabilir. Uzun ve konuşmaların olmadığı planlar bazılarını sıkabilirken, bazılarını ise filme daha çok bağlar. Filmin ağır temposu içinde yönetmenin yaptığı hafif yanıltmacalar, uzun planlar filme çok iyi bir hava katıyor ve ortaya çok iyi bir film çıkıyor. Semih Kaplanoğlu’na saygı duyulmasını gerektiren işlerin başında geliyor.
bir çok insanın maruz kalabileceği bir gerçeği sanatsal bir dille gözler önüne sermiş bir film.. can sıkıyor, sinir ediyor ama kendinden uzaklaştırmadan da izletiyor film kendini..