Amazon Prime ‘ın her zaman çok öne çıkmayan pek çok kaliteli ve eğlenceli orijinal içeriği, dizisi var. Yaklaşık 2015’ten beri onlarca orijinal dizi çeken Amazon Prime pek çok ortak yapıma da imza atmış durumda. Hazır Amazon Prime Türkiye pazarına da girmişken kataloglarındaki orijinal dizilerden bir derleme yapmak istedik. İşte size önerebileceğimiz izlemesi keyifli ve ilginç konulara sahip on Amazon Prime orijinal dizisi…
The Boys
Aynı isimli çizgi romandan uyarlanan The Boys alışık olduğumuz süper kahraman hikayelerinden değil. Dizi yaşadığımız politik ve ekonomik sistemde süper kahramanlar olsaydı nasıl olurdu onu anlatıyor. Bir şirket altında, o evrendeki süper kahramanlar bizim evrenimizdeki filmleri nasıl pazarlanıyorsa öyle pazarlanıyor. Süper kahramanlardan Homelander karakteri adeta Captan America gerçekte var olsaydı aslında nasıl biri olurdu onu gösteriyor. Bir tarafta da bu kahramanların ve şirketin foyasını ortaya çıkarmak isteyen kendilerini Spice Girls’e benzeten bir grup var. Dizi boyunca bu iki tarafın karmaşık dinamiklerini ve birbirleriyle olan kavgalarını gözlemleyebiliyoruz. Gerek konusu, gerek aksiyonu ile hiç düşmeyen bir tempoya sahip olan dizi hem eğlenceli hem de göndermeleriyle insanı izlerken gülümsetiyor.
Hunters
1970’lerin sonunda, Amerika’da geçen dizi bir grup insanın İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’ya gelen Nazileri bulup, kendi çaplarında yargılayıp yakalamasını anlatıyor. Bu grubun liderini ise efsanevi Al Pacino canlandırıyor. Dizi savaştan ve o dönemde yaşananlardan bahsederken sahne geçişlerine kullanılan ekstra videolar ve esprilerle bir komedi yönüne de sahip oluyor. Mesela, ana karakterler ilk tanıtılırken film jeneriği gibi hepsinin ismi ve karakter kartı ekranda gözüküyor. Dizi takip etmesi keyifli bir kadroya, karakter uyumuna ve sonlara doğru şaşırtıcı anlara sahip. Yapımcılığında Jordan Peele’ında yer aldığı Hunters başrolde Al Pacino dışında Logan Lerman’a sahip. Bu isimler bile dizinin ilgi çekmesi için yeterli oluyor.
Modern Love
Oyuncu kadrosu bile ilgi çekmek için yeterli olan bir diğer dizi ise Modern Love. Bir romantik komedi antolojisi olan dizi her bölümünde farklı bir hikayeyi, aşkın ve sevginin farklı türlerini anlatıyor. Dizi aslında New York Times gazetesinin Modern Love adlı köşesine gelenlerden esinlenerek yazılmış. Bitmeye yüz tutmuş evlilikler, ayrılıklar ve aldatmalar, bir aile kurmak için gösterilen çaba, farklı insanlar arasında romantik veya romantik olmayan bağlar konulardan bazıları. Bölümler çoğu zaman yüzünüzde bir gülümseme bırakmayı başarıyor. Hikayeler arasında çok net bir bağlantı olmadığı için bölümlerin konularına bakıp sizin ilginizi çekenleri izleyebilirsiniz. Dev Patel ve Catherine Keener’ın yer aldığı ikinci bölümü listenize alabilirsiniz ki Dev Patel de geçtiğimiz ödül töreninde o bölümdeki rolüyle bir Emmy adaylığı aldı.
Good Omens
Terry Pratchett ve Neil Gaiman’ın aynı adlı kitabından uyarlanan dizi aslında Amazon Prime ve BBC Two ortak yapımı. Uzun yıllardır dünyada yaşayan melek Aziraphale ve şeytan Crowley’nin bir şekilde birlikte çalışıp mahşerin gelişini engellemeye çalışmasını anlatıyor. Dizinin ilginç yanı yaratılışları gereği düşman olmaları gereken Aziraphale ve Crowley’nin iş birliğinin ilerisinde arkadaşlıklarını ve birbirlerine olan bağlarını izlemek. Zıt karakterlere sahip oldukları için aralarındaki dinamik genelde dizinin komedi yönünü arttırıyor. Antichrist yani deccal olan çocuğun dünyada kurduğu arkadaşlıklar, bir cadı ve bir cadı avcısı arasındaki ilişki, diğer melek ve şeytanların dünyası ve oraların işleyişi dizinin anlattığı diğer hikayeler. Genel olarak Good Omens, seyir keyfi yüksek, ufak esprilerle bezenmiş, tek sezonluk sürükleyici bir dizi. Unutmadan, Tanrı’yı da Frances McDormand seslendiriyor.
The Man In The High Castle
The Man In The High Castle da bir roman uyarlaması ve yine Nazilerle ilgili. Philip K. Dick’in 1962’de yazdığı aynı adlı romanından uyarlanan dizi, eğer İkinci Dünya Savaşı’nı Nazi Almanyası ve Japonya kazansaydı ne olurdu onu anlatıyor. İkiye ayrılan Amerika’nın artık New York’u başkent alan kısmı Naziler tarafından, San Francisco’yu başkent alan diğer kısmıysa Japonya tarafından yönetiliyor. Eğer İkinci Dünya Savaşı ve distopyalar ilginizi çekiyorsa bu diziye bir şans verebilirsiniz. Dizi ilerledikçe doğal olarak konusu gelişiyor ve işin içine alternatif evren konsepti giriyor böylece dizi bilim kurguya da dönüşüyor. Dördüncü sezonuyla final yapmış The Man In The High Castle bölümleri üst üste tüketmek için güzel bir dizi.
The Marvelous Mrs. Maisel
The Marvelous Mrs. Maisel ilk sezonundan beri Emmy, Golden Globe, SAG gibi ödül törenlerini adaylıkları ile kasıp kavuruyor. Dizi, 1960’ların başında geçiyor ve o dönemde başlayan kültürel değişimi gösteriyor. Rachel Brosnahan’ın canlandırdığı Midge karakterinin kocası tarafından terk edildikten sonra kendini tekrar bulmasını anlatıyor. Midge, bir komedi kulübünde yaptığı gösteriden sonra kendi komedi kariyerini ilerletmek için uğraşıyor ama bir yandan da para kazanmak için farklı işlerde çalışıyor. Dizinin büyük bir teması ve konusu Midge karakterinin Yahudi olmasından, onun ve ailesinin geleneklerinden geliyor. Kostüm tasarımı ve prodüksiyon tasarımı en göze çarpan özelliklerinden. Dizinin müziği ise dönemin müziklerini neredeyse bir 1950’ler, 1960’lar müzik kitaplığı gibi yansıtıyor ve kapsıyor. Kısacası, bu dizi dönem işlerini sevenlere göre.
Mozart in the Jungle
Y tu mamá también, Amores perros gibi filmleriyle bildiğimiz Gael García Bernal’ı bu sefer New York Senfonisi’nin yenilikçi şefi Rodrigo rolünde televizyonda izliyoruz. Mistress America filminden Lola Kirke ise New York Senfonisi’nde yer almak isteyen genç bir oboisti canlandırıyor. Oboist Blair Tindall’ın anılarından uyarlanan dizi klasik müzikseverler için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Onun dışında, New York Senfonisi’ne yeni şeyler katmaya çalışan ve eksantrik biri olan Rodrigo’yu izlemek gerçekten eğlenceli olabilir. Kendisi New York sokaklarında rock yıldızları kadar ünlü mesela. Ne yazık ki dizi dördüncü sezonundan sonra onay alamamış ancak yine de ilk dört sezona siz Amazon’un sonraki sezonlara vermediği şansı verebilirsiniz.
Undone
Netflix’in Bojack Horseman dizisinin yaratcısı Raphael Bob-Waksberg’in elinden çıkmış bir animasyon dizisi Undone. Öncelikle dizi Rotoskop adında daha gerçekçi bir görüntü yaratmayı amaçlayan farklı bir animasyon tekniği kullanıyor. Bu teknikte filmin kaydının üstüne animasyon yapılıyor. Undone, geçirdiği trafik kazasından sonra gerçeklik ve zaman algısı değişmeye başlayan Alma’yı anlatıyor. Zamanda yolculuk edebileceğini fark eden Alma babasının ölümünü araştırmaya başlıyor. Animasyon türünün tüm imkanlarını kullanarak bu gerçeklik ve zaman değişimini anlatan dizi güzel bir görsellik sunuyor. Listedeki tek animasyon dizisi olan Undone’ı ilginizi çekiyorsa öneririm.
Bosch
Amazon’un ilk yapımlarından olan Bosch, Los Angeles polis departmanında çalışan dedektif Harry Bosch’u anlatıyor. İlk sezonu Michael Conelly’nin çeşitli romanlarından ilham alıyor ve zaten Harry Bosch da romanlarda var olan bir karakter. En son altıncı sezonu yayınlanan ve final sezonu olacak yedinci sezonu için onay alan dizi Bosch’un ele aldığı çeşitli davaları anlatıyor. Diğer dedektif dizileri gibi bu dizi de yer yer Bosch’un kişisel hayatını anlatıyor. Bir yan hikaye olarak sezonlar boyunca annesinin ölümünü araştırmasını ve bu konuda yeni detaylar bulmasını görüyoruz. Eleştirmenlerden iyi yorumlar alan dizinin puanı sezonlar ilerledikçe artmış durumda. Eğer dedektif, polis dizilerinden hoşlanıyorsanız Bosch tam size göre.
Upload
Upload, sitcom dünyasında tanınan bir ismim olan Office ve Parks and Recreation gibi dizilerin yaratıcısı Greg Daniels’ın yarattığı bir bilim kurgu komedisi dizisi. Dizi, insanların bilinçlerinin onlar öldükten sonra sanal bir ortama yüklendiği 2033 yılında geçiyor. Öldükten sonra bilinci lüks bir sanal ortam ahiretine yüklenen Nathan’ın oradaki sürece ve yaşama alışmasını anlatıyor. Bir yandan da Nathan’ın sevgilisi ve sanal ortamda ona yardım eden Nora ile olan farklı ilişkilerini gösteriypr. Ölümden sonraki hayatı anlatan dizinin ilk bakışta keyifli bir komedisi var. Yüzeysel bakışın altındaysa ölümden sonraki yaşama odaklandığı için çeşitli mesajlar barındırıyor.