Teknoloji ile doğup büyümeye başlayalı uzun yıllar oldu. Artık evlerimizdeki küçük ev aletleri, cebimize sığan telefonları garipsemeyeli de bir hayli zaman oldu. Artık garipsemeye başladığımız yeni nesil makineler; robotlar. Çünkü hayatlarımıza daha yeni yeni dahil olmaya başladılar ve bu her elektronik alet gibi bizleri ilk başta çok korkutuyor. Üstelik bahsettiğimiz robotlar evde öylece fişini çektiğinde duracak cinsten de değiller, baya baya bizim ile aynı görünüşlere sahipler. Artık onlara alışmalı, onların evlerimize, iş yerlerimize sokacağımız gerçeği ile yüzleşmeye başlamak zorundayız. İnsanlık var olduğundan beri, çıkan her icadın, yeniliğin hem korkutucu bir o kadar da hayatı kolaylaştırıcı yanı olduğunu unutmamakla birlikte sizlere bir soru yöneltmek istiyorum : ”Evinize, işinize, aldığınız insan robotlar Humans’ın deyimiyle sentetikler, bir gün tıpkı bizler gibi bir bilince sahip olsalardı ne düşünürdünüz?” Humans sizlere bunun cevabını muhteşem bir şekilde veriyor. Nasıl mı, başlıyoruz!
1.Sezon : Dünya; İnsanlar, Bilinçli ve Bilinçsiz Sentetikler Olarak Üçe Ayrılırsa
Yılını net olarak bilemediğimiz fakat insanların giyimlerinden ve yaşadıkları ortamlardan anladığımız kadarıyla günümüze hiç de uzak olmayan bir zamanda geçen, tek farkının da sentetik isimli yeşil gözlü robotların olduğu Humans dizisi, 2015 yılından bu yana izleyici ile buluşuyor.
Olay örgüsü, Hawkins ailesinin evlerine aldığı Anita isimli sentetik robotun eve ilk girişi ile başlıyor. Başlarda ev halkı bu durumu çok garipsiyor. Avukat Laura (anne) bu durumu baya anlamsız bulup, Anita’dan korkuyor ve kocası Joe’nun onu iade etmesini söylüyor. Joe’nun ise haklı sebepleri var. Çünkü karısı iş yerinde o kadar yoğun zamanlar geçiriyor ki 3 tane çocukla hem çalışıp hem de ilgilenmek zorunda kalan hep Joe oluyor. Anita’nın evi düzenlemesi, çocukların bakımı ile ilgilenmesi için doğru bir seçim olduğunu düşünen Joe, onu ve ailesinin neleri beklediğinden habersiz bir şekilde hayatına devam ediyor.
Teknolojinin insan üzerindeki etkisini net bir şekilde gördüğümüz dizide, ev halkının her birinin Anita’ya olan tepkisi ve ilişki biçimi farklılaşıyor. Joe, karısının eksikliğini Anita üzerinde giderme isteğini keşfedip bu durumdan korkuyor. Mattie üniversitede programlama okuduğu için Anita’ya baya ilgi ve muhteşem bir icat olarak bakıyor. Evin ergen oğlu Toby cinselliğini onunla keşfetme niyetinde ve evin şirin mi şirin minik kızı Sophie ise Anita’yı oyun arkadaşı olarak görüp, çok seviyor. Fakat elinde sonunda hepsi de Anita’ya alışıyor. Tıpkı günümüzde bizim de teknolojik yeniliklere hiç fark etmeden alıştığımız gibi. Fakat bizler izleyici olarak Anita’nın robot olmama ihtimalini izlemeye başlıyoruz. Yavaş yavaş bizi de tedirgin etmeye ve sorgulatmaya başlıyor. ” Bu gelecek bize çok uzak değil, böyle olsa ne olurdu, ne düşünürdük?” sorusu akıllarda dolaşmaya başlarken, Anita’nın garip olduğunu bizler gibi Laura da keşfetmeye başlıyor. Anita’nın ona zaman zaman insan gibi cevap verdiğini eşi Joe’ya söyleyen Laura, kendisini bir türlü eşine inandıramıyor. Fakat işler başka yerlerde de kafa karıştırıcı olmaya başladı bile!
David Elster’e merhaba diyelim! Kendisi sentetik denilen robotları icat eden ve kodlamalarını yapan bilim adamı. Fakat sentetiklerin bazılarını kendi kişisel sebeplerinden dolayı farklı şekilde kodlamış. Neden mi? Çünkü kendisi karısını kaybeden, oğlunu da ölümden döndüren bir adam. Bu sebeple oğlunu yarı sentetik, oğluna bakması için de birden fazla bakıcı sentetik yapmış ki oğlu yalnız kalmasın ve ölmesin. Leo Elster (David Elster’in oğlu) Max ve Fred isimli iki bilinçli sentetik ile beraber ona bakıcılık yapmış diğer bilinçli sentetiklerin peşine düşüyor. Bunlardan bir tanesi seks işçiliği yapan Niska, sentetik dedektifi olarak çalışan ve kendisini insan olarak tanıtan Karen ve bizim Anita ismiyle tanıdığımız Mia.
Burada hikayeyi kesip, David Elster’i daha derinden anlatmak istiyorum. Kendisi kişisel sebeplerden böyle bir şey yapmış olsa da başarılı ve geleceğe inanılmaz bir ürün yaratan bilim adamı olarak karşımıza çıkıyor. Fakat burada insanın kendisine baktığımız zaman aslında ne denli zaaflarına yenik düştüğünü ve çıkarını düşündüğünü de görüyoruz. İntihar eden karısının da sentetik versiyonunu yapmak (Karen), ölümsüzlüğe meydan okumaya çalışmak bana biraz da fazla geliyor sanırım. Fakat iyi tarafından bakıp, çağa ayak uydurup veya kaçınılmaz şeyleri anlamaya çalışmak dersek, muhteşem icat, kötüye kullanılmadığı sürece! Kötüye kullanılan teknolojilerle donatılmış bir dünyada olduğunuz için bu dediklerim siz değerli okuyuculara tanıdık gelmiş olmalı.
Hikayeye geri dönelim. Anita git gide insani davranışlarda bulunmaya başlar. Evin programlamacı dahisi Mattie sahip oldukları sentetikte arıza olduğuna dair bazı web sitelerinde duyuru yapar ve Leo, Hawkins ailesini bulur ki Mia/Anita’yı geri alabilsin. Fakat bu iş bu kadar kolay olmaz. Çünkü bilinçli sentetik demek, sentetik üreten firmaların piyasada zengin olacağı anlamına gelmektedir. David Elster’in bu işi yaparken yanında olan, bilinçli sentetiklerin varlığını bilenler, şirketlerle bir araya gelip sentetiklerin peşine düşerler. Leo ve bilinçli sentetiklerle Hawkins ailesinin macerası da tam burada başlar. Buradaki önemli noktalardan bir diğeri ise, insanların sentetiklerin bilinçli olması durumunda onları nasıl insan yerine koyup, koymadığıyla alakalıdır. Hawkins ailesinde başta Anita’yı isteyen Joe; artık ailesine zarar verdiğini düşünerek bu durumdan uzaklaşmaya ve ailesini korumaya ne kadar çalışırsa, başta sentetikleri sevmeyen Laura’da bir o kadar onlara bağlanır. İnsani duyguların ne kadar değişken ve ne kadar empati kurmak ile ilgili olması sanırım buradan geliyor. Laura, Leo ve ailesini sahiplenerek onların iyi olması için hayatını tehlikeye atar. Bu sırada Leo tüm aile üyelerini bir araya getirebildiği için, babasının hepsinin içinde sakladığı gizli kodu da öğrenir. Fakat seks işçisi olan Niska’nın intikam duygusu gelişmiştir ve bu kodla ilgili bir planı vardır.
2.Sezon, Sentetikler Bilinçleri Olduğunu Fark Ediyor
”Eğer benim yaratıcım bile beni kendi amaçları için kullanabileceği bir makineden öte bir şey olarak görmüyorsa, insanlığa nasıl güveneceğiz?”
Yeryüzünde sayamayacağınız çeşitlilikte insan var. Sebebi ise düşünebiliyor olmamız. Bilinçlerimizin olması ve karar mekanizmamızın kültür, din, dil, tecrübe, dış etkenler ve daha birçok şeye bağlı olarak değişmesi ve gelişmesi. Bilinçli sentetikler de aynı bizim gibiler. Bu yüzden ikinci sezon Niska’nın seks işçisiyken insanlardan çektiği acının intikamını alma planıyla başlıyor. Leo’nun ailesi ile bulduğu kod tüm sentetiklere bilinç kazandırıyor ve bu kodu sentetiklerin hepsine yollayan Niska, bilinçli sentetik sayısını güçlendirerek insanlardan intikam almanın derdinde. Yani insanları dünyadan silmenin… Korkutucu değil mi? Tıpkı dünyadaki azınlıkların isyan çıkarması ve kolektif bir şekilde savaş açması veya haklarını savunmak istemeleri gibi. Fakat insan hata yapar. Bilinçli sentetikler de…
Bilinç kendisini sürekli geliştiren, empati yeteneğini yükselten ve yaşadıklarından ders çıkaran bir sistem. Niska da sentetiklere bu kodu yolladıktan sonra yaşantısında birçok tecrübe ediniyor ve bilincini geliştiriyor. Seks işçisiyken ona tecavüz etmeye çalışan adamı öldürdüğü için pişman oluyor ve bir insan gibi adaletin önünde yargılanmak istiyor. İnsanileşiyor kısacası. Niska bunun için Laura’yı bulurken, Leo, Anita ve Max kod sayesinde birden bire uyanan bilinçli sentetikleri kendi bünyelerine dahil etmeye çalışıyorlar ki sentetik üreticileri onları alıp para kaynaklarına çevirmesinler.
Sentetiklerin bilinçli bir hale gelmesi tüm dünyada olay oluyor. Tüm bilim adamları, çalışanlar, evlerinde onlara sahip olanlar bu durum karşısında şok oluyorlar. Çünkü kimileri zarar veren kötülükte, kimileri dünya tatlısı kimileri de sıradan bir hale dönüşüyor. Yabancı gelmedi değil mi bu? İnsana dönüşüyorlar! İnsanların onlardan korkuyor olması buradan bakıldığında çok anlamsız. Fakat dedim ya kendi yarattığı bir şeyin böyle bir hale gelmesini insanlık hiç ister mi? Onu yönetebilmek, kendisini üstün tutmak her daim insanlığın istediği belki de tek şey! 2.sezonda sayıları artan bilinçli sentetikler insanlık için bir tehdit olmakla birlikte, bunu kullanıp para kazanacaklar için de muhteşem bir fırsata dönüşüyor.
Niska insan gibi yargılanmak isterken, kısaca akıllanmışken, bilinçli sentetiklerden birine dönüşen Hester’in ise insanlara kini çok daha büyük bir hale geliyor. Hester insanları öldürmek, sadece ve sadece bilinçli sentetiklerin olduğu bir dünya var etmek istiyor. Bu da Leo’nun anlayışına hiç uymadığı için Hester’i bir şekilde iyileştirmeye çalışıyor. Fakat Hester bu konuda inatçıdır ve birçok insanın ölümüne sebebiyet verir. Hawkins ailesinden Laura’yı rehin alır ve Leo’dan deli gibi kıskandığı Mattie’ye Leo’yu görmek istediğini söyler. Anita’nın aklına bir fikir gelir ve bir programla Hester’i tamamen etkisiz hale getirmenin yolunu Mattie’ye söyler. Fakat bunun için Leo’nun Hester’e yakın olması gerekmektedir. Leo Hawkins’in evine doğru Anita ile birlikte yola çıkar. Hester’i bulan Leo tam onu öldürecekken, Hester bir sentetik olduğu için Leo’nun ona yalan söylediğini anlar ve Leo’yu bıçaklar. Ölmek üzere olan Leo’yu gören Anita kendisinin de öleceğini bilerek, programı çalıştırır ve orada çökmeye başlar. Mattie’nin aslında bir fikri vardır ama bunu yapmak dünyayı kaosa sürükleyecektir. Fakat Mattie Anita ölmesin diye bunu yapar!
3.Sezon ; ”İnsanlığın Sorunlarını Teknoloji ile Çözemezsin.’’
İnsanlığın en büyük sorunlarından biri ayrımcılık yapmasıdır. Humans’ın 3.sezonunda bilinçli sentetikler, insanlar tarafından sevilmeyen, toplumdan dışlanan birer topluluk olarak algılanıyorlar. Sebebi ise Mattie’nin tüm sentetiklerin zihnine kodu yollaması sonucu 110 bin insanın hayatlarını kaybetmesi. 3.sezon dünyanın kaosa dönmesi ile başlıyor. Zihinleri birden bilinçlenen sentetiklerin, sokaklarda koşması, arabaları çarpması kısaca bilinçlerinin birden açılması sonucunda hayatın görmedikleri kısımlarını görmeye başlıyorlar. Kaos aslında sentetiklerin bilinçlenip insanlığı ele geçirmek istemesinden ötürü değil. Kuşları hissetmeleri, bulutları görmeleri, çiçeklerin kokularını almaları gibi heyecan verici şeylerden kaynaklanıyor. Kimisi de eziyet ve şiddet gördüğü için sahiplerinden kaçıyor orası da ayrı tabii. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta hiçbir sentetik bilinçli olarak kimseyi öldürmüyor. En azından bize aktarılan bu.
Fakat insanlar kayıplarını unutmuyor. Bilinçli sentetiklere karşı cephe alınıyor. Ötekileştirilen bilinçli sentetikler anormal sentetik topluluklarına atılıyor ve ülkeden aslında aforoz ediliyorlar. Sokaklara çıkamıyor, insanların olduğu mahallelerde yaşayamıyor, şarj desteği alamıyor kısaca dünyaya karışamıyorlar. Günümüzde dünya üzerindeki tüm dışlananlar, ayrımcılığa uğrayanlar ve azınlık olarak kalanlar gibi… Hakları yok, sevilmiyorlar, düzgünce kendilerini savunmalarına zaman verilmiyor, tamamen ortadan kaldırılmak isteniyorlar. Yani insanlar da kendi eleştirdikleri şeyin aynısını yapıyorlar. Fakat sentetiklerin de kayıpları oldu ve bundan kimse bahsetmiyor. Dünyamızda her sene bir sürü insan farklı bir dine inandığı için, farklı yaşam tarzında olduğu için, farklı siyasi görüşe sahip olduğu için, farklı cinsel yönelimle doğduğu için, hatta farklı takımı tuttu için öldürülürken, Humans bizim yaşadığımız dünyaya ne çok da benziyor!
Üstüne üstlük bulunduğu durumdan şikayetçi olan insanlar dünyalarına sentetikleri almaktan da vazgeçmiyor. Turuncu gözlü olarak tasarlanan yeni nesil bilinçsiz sentetikler 110 bin insanın ölümünden çok kısa bir süre sonra piyasaya sürülerek insanların hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi girmeye devam ediyor.
Humans ile dünyanın dörde ayrıldığını görüyoruz. Sentetikleri hiçbir zaman sevmeyen veya onlarla yaşamayı doğru bulmayan sentetiksiz toplumlar, turuncu gözlü yeni nesil sentetik alıp hayatlarına devam edenler, bilinçli sentetiklerin yaşama hakkı olduğunu ve toplumdan dışlanmaması gerektiğini düşünenler ve bilinçli sentetikler.
Bilinçli sentetikler ülkenin karantina altına alınmış bir bölgesinde yaşam savaşı verirken, dünyanın ilk sentetik avukatı olmaya karar veren Laura’da sentetiklerin hak sahibi olabilmesi adına savaş veriyor. Henüz 4.sezon onayını almış olan Humans, yeni sezonda bizlere insanlığın hangi yüzünü gösterecek? Birlikte izleyip göreceğiz. Umuyoruz ki 4.sezon ”birlikte” olduğumuz bir sezon izleriz.
İyi seyirler!