Ben X Film Eleştirisi
“Ben X” filmi yönetmen Nic Balthazar’ın aynı isimli romanından uyarlanan ve yönetmenliğini yine Nic Balthazar’ın üstlendiği, Belçika yapımı olan, 2007 yapım yılına ait dram türündeki sinema filmidir. Belçika’da yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilen film, otizmli bir gencin çevresindeki insanların tüm olumsuz davranışlarına rağmen, hayata oynadığı bir sanal oyun ile tutunmaya çalışmasını anlatmaktadır. Filmin başkahramanı Ben oynadığı oyunda oyunun en üst seviyesinde olan ve oyunun en güçlü karakterine sahip bir kişi olmasına rağmen okuldaki arkadaşları tarafından hor görülen ve ötekileştirilen bir kişidir.
Ben okula gittiği bir gün arkadaşları tarafından, bu zamana kadar ona yapılan aşağılamaların en büyüğü ile baş etmek zorunda kalır. Sınıf arkadaşları Ben’i sınıf içerisinde masaya çıkartıp dans ettirip, soyarlar ve telefonları ile kaydederler ve ardından bu görüntüleri internet aracılığı ile yayarlar. Bu durumlarla savaşını hem tek başına hem de oyunda tanışmış olduğu Scarlite’nin desteği ile vermektedir. Ben, Scarlite isimli kıza aynı zamanda aşık olmuştur ve Scarlite ile fiziksel olarak görüştükten sonra aşkı daha da pekişmiştir.
“Ben X” filminde fiziksel hayata adapte olmakta zorlanan bir gencin, dijital ortamda yaratmış olduğu kahramanı ile fiziksel hayatta gerçekleştiremediği şeyleri gerçekleştirmesi ve gerçek hayata tutunmak için oyun ile özdeşim kurduğu görülür. Ben karakterinin oyun içinde yaratmış olduğu dijital beden ona gerçek hayatta yaşama imkanı ve savaşarak hayatta kalma gücü vermektedir. Hayatta kalma gücü vermesi durumunun altını çizmekte fayda vardır çünkü Ben karakteri sürekli intiharı düşünmektedir ve intiharı farklı bir biçimde gerçekleştirmiştir.
Filmin jeneriği Ben’in oynadığı oyunun oyuna girmeden önceki giriş ekranına benzer şekilde şekil de yapılmıştır.
Girişteki jenerik izleyiciye filmin geneli ile ilgili bilgiler sunmaktadır. Filmin bir bilgisayar oyunu üzerinden ilerleyeceği anlaşılmaktadır. Ayrıca filmin giriş jeneriği “Devasa Çok Oyunculu Çevrimiçi Rol Yapma Oyunları”ndan görüntüler ile desteklenmiştir. Film içerisinde kısa kısa Ben’in oynadığı bu bilgisayar oyunundan görüntüler görülür.
Filmin başında Ben oyun oynamaktadır ve Ben’in iç sesi oyun hakkında bilgiler verir. Vermiş olduğu bilginin bir şu şekildedir; “80. Seviyeye geldim. Ne demek olduğunu bilmiyorsanız, gerçekten… yüksek bir seviye. Bu güçlü olduğunuz anlamına gelir. Dünyada saygı gördüğünüz.” Ben oyun içerisinde çok güçlü konumdadır fakat gerçek hayatında arkadaşları tarafından sürekli şiddet gören ve saygınlığı olmayan bir kişidir.
Ben, her gün aynı saatler arasında oyun oynamaktadır ve zamanının bittiğini kurmuş olduğu alarm ile anlar. Alarm çaldığında rahatsızlık veren bir ses çıkar ve Ben banyoda hazırlanmaktadır ve iç sesi “oyunlarda istediğiniz kişi olabiliyorsunuz ama burada bir kişi olabiliyorsunuz” der. Ben bunu derken yüzünde bir karakter seçme ekranı belirir. Seçme ekranı yana kayar ve Ben, “ama burada sadece bir kişi olabiliyorsun” der. Kişiler dijital ortamlarda kimliklerini sanal bedenlerini kendi istekleri doğrultusunda oluşturabiliyorken bu durum fiziksel dünyada imkansızdır.
Ben, evden çıkıp okula gittiği zamanlarda gidiş yolunu oyun içerisinde bir yerden bir yere gitme durumuna benzetir.
Ben, en iyilerinden biri olduğu oyundan yola çıkarak fiziksel olana adapte olmaya ve gerçek dünyada hayatta kalaya çalışmaktadır. Paralel kurgu ile Ben’in gerçek yaşamı ile oyun içerisindeki dijital yaşamı arasında geçiş yapılarak Ben’in içinde bulunduğu durumun izleyici tarafından kavranması sağlanılmıştır.
Ben başkaları tarafından baskılandığı zamanlarda oyun ile bağlantı kurarak sorunları çözmeye çalışmaktadır. Gerçek dünyada Ben ile sürekli uğraşan iki kişi vardır. Bu kişiler aynı zamanda Ben ile aynı oyunu oynamaktadır. Ben bu kişilerle oyunda mücadele edip kazanmaktadır fakat gerçek dünyada bunu yapamaz. Ben’in zihni, herkesten farklı bir zihindir ve davranışları da herkes tarafından farklı görülmektedir. Ben ise bundan dolayı bedeninden sıyrılıp kurtulmak ister ve çoğu zaman intiharı düşünmektedir. Ben kendisine intihar yöntemlerinin olduğu bir defter de hazırlamıştır.
Ben, oyundan tanıdığı Scarlite için “o, ülkenin diğer ucunda olan harflerin prensesi” tanımını yapmaktadır. Ben ile Scarlite’ın arasında kilometreler olsa da oyuna bağlandıkları zamanlarda aralarında mesafe kapanmaktadır. Ben daha önce hiç görmediği bir bedene, aşık olmuştur. Ben’in Scarlite’a aşık olması için Scarlite’ın dijital dünyadaki bedeni yeterlidir. Ben, Scarlite’ı düşünürken ayna karşısındadır ve kamera aynanın konumundadır. Ben’in yüzü çoğaltılmıştır ve belirsizleştirilmiş Ben’in gerçek bedeni sanal bedeni karşısında yok olmaktadır.
Ben okulda atölye dersinde demirden bir haç yapmaktadır fakat haç diğer öğrencilerin haçından farklıdır. Ben, haçı oyunda yaptığı silahlar ile özdeşleştirerek yapmaktadır. Yapmış olduğu bu haç Ben’in değimi ile “benim silahım, cansız bir haç” tır. Bu haç yapılırken ise paralel kurgu ile oyundan görüntüler görülür ve Ben haçı yaparken oyundaki silah seçme ekranı açılır.
Ben için var olmanın anahtarı dijitalleşmedir.
Ben ile her zaman uğraşan iki kişi Ben’i parkta sıkıştırmış ve onu döverek aşağılamışlardır. Ben zihninde oyundaki silah seçme sahnesini canlandırır ve atölyede yapmış olduğu haç ile onlara saldırır. Bu sahne paralel kurgu aracılığı ile hem oyun içi görüntüler hem de gerçek dünyadan görüntüler ile verilmiştir. Ben olayın sonrasında eve geldiğinde annesinin Ben’in okuldaki görüntülerini izlediğini görür ve Ben’in krizi şiddetlenir. Ben ardından aynada kendine bakar ve “karşımda yine o değersiz, o aptal vardı” der ve aynayı kırar. Ben oyun içerisinde kendini değerli ve güçlü hissetmekteyken gerçek dünyada bunun tam aksi aciz ve güçsüzdür.
Ben aynayı kırdıktan sonra elini keser ve kanı fark ettiğinde yine oyun ile özdeşlik kurar. Film içerisinde Ben yatağında uzanmaktadır güçsüz ve yorgundur. Oyun içerisindeki can göstergesi ekranda belirir ve Ben’in canının dolduğu görülür. Gerçek hayat ile oyun iç içe geçmiş konumdadır. Ben yaratmış olduğu dijital beden ile gerçek hayatta kalmaya çalışır. Scarlite ile buluştuklarında gerçek hayat ile oyunu kıyaslaması da buna bir örnektir.
Ben onunla sürekli uğraşan onu aşağılayan arkadaşlarından intikam almak için son bir oyun oynamak ister bu oyun gerçek hayattadır. Ben intihar eder ve bu intiharı kamera ile kaydeder. Fakat her şey düzmecedir ve planlıdır. Ben için düzenlenen cenaze töreninde Ben daha önceden kamera ile kaydetmiş olduğu konuşmasını projeksiyon ile kilisenin duvarlarına yansıtır. Ben’in yansıtılan görüntüdeki konuşmada, “mücadelem sona erdi” der. Ben mücadelem sona erdi dese de mücadeleyi kazanmıştır. Bunu oynadığı oyun ile gerçek dünyayı özdeşleştirerek yapmıştır. En sondaki cümle bunu açıklar, “yok olamadan ölmek, ya da ölmeden yok olmak”. Çünkü bir oyunda ölürsünüz fakat yok olmazsınız oyunlar her zaman baştan başlar.
Ben, ölmüştü fakat bu ölüm gerçek değildi. Ben yeniden hayata tutunmuştur ve hayatına yeniden başlamıştır.
“Ben X” filmi dijital ile gerçek arasında sıkışmış bir gencin hikayesini anlatmaktadır. Film dijital oyunlarda yaratılan beden örneğinin sinemada temsilidir. Ben karakteri gerçek hayattaki fiziksel görünümden ve konumundan memnun değildir ve bundan rahatsızdır. Dijital dünyada oluşturmuş olduğu dijital kimliği ile kendine dijital bir beden yaratmıştır ve yaratmış olduğu bu dijital beden, gerçek hayatın aksine oyun içerisinde saygı duyulan ve otorite sahibi bir konumdadır.
Bireyler fiziksel gerçekliğin olmadığı sanal dünyalarda kendilerini, bedenlerini, kimliklerini yeniden yaratmaktadırlar ve zaman geçtikçe bu durum daha da yaygınlaşmaktadır. “Ben X” 2007 yapımlı bir film olmasına karşın günümüzde daha da yaygınlaşan bu duruma fazlasıyla ışık tutan bir sinema filmidir.