Şemsiyeler ve kalın kıyafetler hazırlanıyor. Sadece bununla sınırlı değil. “Geldi iki gözümün çiçeği!” İşte bu sloganla Filmekimi bizlere 2024 yılında “Merhaba!”, diyor. Haliyle bizlere şemsiye, kıyafet hazırlığı dışında festival hazırlığı yapmak da düşüyor. Geçen çarşamba Nişantaşı City’s Cinewam Sinemaları’nda düzenlenen toplantıda Filmekimi’nin seçkisi ve fiyat politikaları açıklandı. Cannes’dan uzanıp Berlin, Toronto ve Venedik gibi saygın festivallerden özenle seçilen filmlere ev sahipliği yapan Filmekimi bu yıl ilk defa dört farklı şehirde yapılacak. 4-13 Ekim tarihlerinde İstanbul, 10-13 Ekim tarihlerinde Diyarbakır , Ankara’da 17-20 Ekim ve İzmir’de 24-27 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek festivalde özellikle kaçırmamanız gereken 10 filmi sizler için derledik.
Emilia Perez (Yön. Jacques Audiard)
2024 Cannes Film Festivali‘nde Zoe Saldana, Selena Gomez, Karla Sofia Gascon ve Adriana Paz’a birden “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandıran Emilia Perez, takdir edilmeyen bir avukat olan Rita, sırtını suçlulara dayayan bir avukattır. Meksika’nın en güçlü uyuşturucu kartellerinden biri olan Manitas, yıllardır hazırladığı gizli planını yürütebilmek adına Rita’yı işe alır. Manitas, cinsiyet uyum operasyonu geçirecektir. Film, İKSV’nin resmi sinopsisindeki tabirle müzikalden melodrama, danstan şarkıya ve suçtan uyuşturucuya kadar uzanan bir anlatıya sahip. Ayrıca kimlik, aidiyet, kabullenme ve aile kavramlarına da değinmesi filmi öne çıkaran özellikler arasında yer alıyor.
Anora (ANORA /Yön. Sean Baker)
2024 Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye‘yi kazanan Anora, bir eskort ile Rus oligarkın veliahtı arasında geçen trajikomik olayları ele alıyor. Tangerine, The Florida Project ve Red Rocket ile adını duyuran ve derinlikli karakter anlatımlarıyla sivrilen yönetmen Sean Baker, hızlı kurgular ve karakterlerini ilmek ilmek işlemesi sayesinde seyirciyi Brooklyn’in karanlık dünyasına davet ediyor. Brooklyn’de tekin olmayan bir apartmanda yaşayan dansçı Anora, bir gece Vanya’yı eğlendirir. Ancak tek gecelik bir meselenin ötesinde işler ciddileşir. Bu durum nihayetinde Vanya’nın ailesinin ilgisini çeker. Anora filmi ile Sean Baker, seyirciyi çeşitli duygulara sürüklemeyi vaat ediyor.
Cevher (THE SUBSTANCE / Yön. Coralie Fargeat)
2024 Cannes Film Festivali‘nde “En İyi Senaryo” ödülünü alan film, aerobik yıldızı Elisabeth’in 50. yaş gününe yaklaşmıştır. Bunun üzerine işten çıkartılan Elisabeth, “kendisinin daha iyi versiyonu” olabilmek adına gizemli bir laboratuvar tarafından mucizevi madde enjekte edilmeye ikna olur. David Cronenberg, David Lynch, John Carpenter ve Michael Haneke gibi yönetmenlerden etkilenen Coralie Fargeat body horror türüne feminist bir perspektifle oldukça cesur, çarpıcı ve seyirciyi yer yer rahatsız edebilecek bir anlatı sunuyor. Çarpıcılık ve cesurluk hususunda Demi Moore ile Margaret Qualley’nin oyunculuklarının payını hesaba katmak gerek.
The Apprentice – Trump’ın Hikayesi (THE APPRENTICE / Yön. Ali Abbasi)
The Apprentice, Ali Abbasi’nin Kutsal Örümcek‘ten sonra hadiseler uyandıran yeni filmi. Bu yıl içerisinde yeniden başkanlık adaylıkları ve sansasyonel haberleriyle gündeme gelen Trump, kendisinin yükselişi hakkındaki The Apprentice‘tan haberdar olunca filmin gösterimlerini durdurmaya çalışmış. Ancak bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanınca 2024 Cannes Film Festivali‘ni açan filmler arasında yerini aldı. ABD’li politika danışmanı Roy Cohn’un, o dönemler genç bir iş adamı olan Trump’ı yönlendirmesi ve siyasetin, iş hayatının karanlık sularına yönlendirmesini ele alıyor. Filmde, Marvel Cinematic Universe serisinden tanıdığımız Sebastian Stan, Trump’a hayat verirken Succession dramasıyla yükselen oyuncular arasına giren Jeremy Strong ise Roy Cohn’u canlandırıyor.
Kefenler (THE SHROUDS / Yön. David Cronenberg)
Cronenberg, The Crimes of Future‘dan sonraki yeni filmi Kefenler‘de karısının yasını tutan Karsh’ı ele alıyor. Karsh, yasını atlatamadığı için GraveTech adlı bir teknoloji geliştirir. Bu teknolojiye göre ölüler kefenlerinden izlenebilecektir. Ancak bu teknoloji, Karsh’ı tahribata sürükler. Cronenberg’ün 43 yıllık hayat arkadaşını kaybetmesinden ilham alan film, İKSV’nin resmi sinopsisindeki önermeyi alıntılarsak “Yasın sonsuz” olduğu söylemini taşıyor.
Yandaki Oda (THE ROOM NEXT DOOR / Yön. Pedro Almodovar)
Kendine has görsel dili ve derinlikli karakterleriyle dünya sinemasına mührünü basan Pedro Almodovar’ın ilk İngilizce uzun metraj filmi olan Yandaki Oda, prömiyerini Venedik Film Festivali‘nde yaptı. Festivaldaki en büyük ödülü olan “Altın Aslan” ödülü de kucaklamış oldu. Almodovar, İnsan Sesi filminde beraber çalıştığı Tilda Swinton ile tekrar bir araya geliyor. Film iki arkadaşın New England’da doğanın içerisinde bir ev tutmaları sonucunda gelişen süreçleri ele alıyor.
A Different Man (A DIFFERENT MAN / Yön. Aaron Schimberg)
Yüzündeki şekil bozuklşuğu nedeniyle kendisiyle barışık olmayan Edward, oyunculuğua hevesli biridir. Bir dizi ameliyat geçiren Edward, almayı düşlediği rolü alamayınca buhrana sürüklenir. Eski hayatını ele alan oyundaki oyuncuyu takıntı haline getirir. Sundance’te prömiyer yapan film, başrol oyuncusu Sebastian Stan’e Berlin Film Festivali’nde “En İyi Performans” ödülünü kazandırmıştır. Film, kendilik, başkalarının bizim hakkımızdaki düşünceleri ve beden dismorfisi gibi konuları ele almaktadır.
The Brutalist (THE BRUTALIST / Yön. Brady Corbet)
Venedik Film Festivali‘nde gösterilen, birçok eleştirmen tarafından şimdiden “modern klasik” diye adlandırılan The Brutalist, festivalde “En İyi Yönetmen” ödülünü kazandı. Film, İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan Rüyası’nı gerçekleştirmek için ABD’ye göç eden Macaristan doğumlu Laszlo, başta yoksullukla mücadele etse de kendi hayatının 30 yılını etkileyecek önemli bir kontrata imza atar. Yenilikçi kamera hareketleri, dramaturjisi, kadrajları, ses tasarımı ve oyunculuklarıyla The Brutalist, bu festivalin kaçırılmaması gereken filmleri arasında yer alıyor.
Beç Tavuğu Olmak Üzerine (ON BECOMING A GUINEA FOWL / Yön. Rungano Nyoni)
Cannes Film Festivali‘nin Belirli Bir Bakış seçkisinde En İyi Yönetmen ödülünü kazanan film, Shula’nın yolda amcasının cesedini bulmasıyla başlıyor. Bu cenaze sürecinde kuzenleri ve ailesiyle yüzleşen Shula, aile sırları üzerine seyirciyi düşünmeye sevk ediyor. Gerçeküstü bir anlatı benimseyen film, Zambiya’ya toplumsal bir yönden bakmayı da ihmal etmiyor.
Kutsal İncirin Tohumu (DANEH ANJEER MOGHADAS / Yön. Mohammad Rasoulof)
Cannes Film Festivali‘nde özel ödülü alan Kutsal İncirin Tohumu, Tahran’da Devrim Mahkemesi’nde soruşturma hakimliğine getirilen İman’ı ele alıyor. Hakimliğe getirilişi Mahsa Amani’nin ölümüne denk gelen İman, beylik tabancasını kaybeder. Bu kayıp karşısında aile fertlerinden şüphelenir. İçselleştirdiği güvensizlik nedeniyle ev halkını soruşturma içerisine alır. Rejim karşıtı propaganda yapma gerekçesiyle İran’da sekiz yıl hapis cezasına çarptırılan Rasoulof gizlice Almanya’ya kaçarak oradan da Cannes’a katılım sağlamıştır. Ayrıca gizlilik esasıyla çekilen film, protestolardan alınan gerçek görüntüleri de içererek cinema verite unsuru da taşıyor.
Filmekimi , bu yıl 4-13 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşmesinin yanı sıra Diyarbakır’da 10-13 Ekim, Ankara’da 17-20 Ekim ve İzmir’de 24-27 Ekim tarihlerinde gerçekleşerek İstanbul sınırlarını aşan bir festival haline geliyor. Ayrıca, İstanbul’daki gösterimlerde ilk kez Cemal Reşit Rey Salonu’nun da gösterimlere ev sahipliği yapan salonlardan biri olması da dikkat çekiyor. Bilet satışları 24 Ekim tarihinde Siyah Lale Kart, 25 Ekim tarihinde Beyaz Lale Kart, 26 Ekim’de Kırmızı Lale Kart üyelerine açılacaktır. Genel satış ise 27 Ekim Cuma günü Passo ve İKSV gişelerinde başlayacaktır. Bizim önerimiz biletlerinizi olabildiğince erken saatlerde almanız ve gösterimlere olabildiğince erken gitmeniz. Zira, festivalin İstanbul ayağındaki gösterimlerde CRR hariç diğer salonlarda ilk defa numarasız oturma düzenine göre gösterimlerin gerçekleşeceğini hatırlatırız. Aylardan Filmekimi’ne doğru ilerlerken güzel bir film seçim ve izleme maratonu diliyoruz.
