Michael Haneke Üzerine
Avusturyalı yönetmen Michael Haneke’nin seksenlerin sonu ve doksanların başında başlayan uzun metraj film kariyerinde “Duygusal Buzlaşma Üçlemesi” diye de bilinen ilk üç filminden ikincisidir Benny’s Video. İlk filmi Der Siebente Kontinent (Yedinci Kıta) de yine Avusturya’da yaşayan bir burjuva ailenin günlük yaşamlarının durgunluğuna ve toplu intiharlarına odaklanıyordu. Yedinci Kıta’da daha çok burjuvazinin soğuk yüzüne gönderme yapan Haneke Benny’s Video ve ardından gelen filmlerinde giderek temalarını genişletmiş ancak genellikle derdini seyirciyi rahatsız eden, soğuk ve çarpıcı bir tonda anlatmayı tercih etmiştir. Bu incelemede Benny’s Video üzerinden bir auteur olarak Michael Haneke’nin filmlerinde kullandığı ortak temalar ve eleştirel yaklaşımlara daha yakından bakmak istiyorum.
Yazının buradan sonraki kısmı Benny’s Video filmini izlememiş okuyucularımız için spoiler içermektedir.
Açılış Sahnesi
Michael Haneke daha ilk sahneden seyirciyi izlemesi zor ve rahatsızlık veren bir görüntüyle baş başa bırakıyor. Bir çiftlikte bir domuzun hayvan tabancasıyla öldürülmesinin amatör bir kamerayla çekilmiş kaydını izliyoruz. Bu da yetmiyor; bu can çekişme sahnesini ağır çekimde ikinci kere izletiyor bize Haneke. Bu sahnenin hikayenin akışındaki önemi, filmin beslendiği temel noktalardan biri olan “nedensiz şiddet” temasına işaret etmesi belki de. İzleyici için güçlü bir ilk etki yaratan Haneke izleyicisine filmin ilerleyen dakikalarıyla ilgili ipucu veriyor sanki.
Benny’nin Normalleri ve Medya Üzerine
Açılış sahnesinin ardından ana karakterimiz Benny ile tanışıyoruz. Benny, Viyana’da ailesiyle yaşayan ergenlik çağında “normal” bir çocuk. Burjuva bir ailede yetişen Benny, anne babasının sürekli çalışmasından dolayı tek başına vakit geçirmek zorunda kalıyor genellikle. Video dükkanlarını ziyaret etmesi, kiraladığı filmler ve televizyona olan ilgisi bir bakıma bu yalnızlığı hafifletmek için kullandığı bir kalkan diyebiliriz. Benny’nin en önemli özelliği ise her şeyi videoya alması. Bu noktada, Haneke’nin Benny karakterinin etkilendikleri üzerinden üretmek istediği bariz bir medya eleştirisi olduğunu görüyoruz. Filmin de çekildiği 1992 yılında patlak veren Bosna Savaşı’nı film boyunca arka planda televizyonda seyrediyoruz Benny ile. Benny’nin kiraladığı filmlerin de ağır bir şekilde şiddet unsurları içermeleri göze çarpıyor. Günlük hayatında medya tarafından şiddete aşırı derecede maruz bırakılan çocukların dünyaya nasıl bakmaya başlayacaklarını ve neleri “normalleştirebileceklerini” de acı bir şekilde gözler önüne seriyor Haneke.
Kamera Gerçekliği Üzerine
Kamerasının Benny’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu anlıyoruz. Benny hayatında olup biten bir çok şeyi kayıt altına alıyor ve odasındaki monitörlerden tekrar tekrar izliyor. Yine kendi kaydettiği açılış sahnesinde izlediğimiz video ile övünerek video dükkanında tanışıp eve getirdiği kızı etkilemeye çalışıyor: “Aksiyon sahnelerindeki bütün o şeyler ketçap ve plastikle yapılıyormuş. Ama bu gerçek.” Benny’nin gerçeklik algısı ve ölüm üzerine düşüncelerini açığa çıkaran bu cümleler Haneke’nin kamera gerçekliği konusunda yaptığı sorgulamaya katkıda bulunan bir detay. Kamera gerçekliği ile “gerçek” arasında bir farkın kalıp kalmadığı, maruz kaldığımız içeriklerin bir süre sonra gerçeklik algımızı nasıl şekillendirebileceği üzerinde duruyor Haneke. Gerçekliği videolar üzerinden algılayan Benny’nin kızı tıpkı videodaki hayvanın öldürüşüne benzer şekilde, hatta aynı silahı kullanarak öldürüşü ve bu ölümü kendi içinde normalleştirebilmesi belki de kaydettiği şiddet içerikli görüntülerin gerçekliği ile medyadaki gerçeklik kafasında oluşturduğu yanılsama.
Haneke’nin “Duygusal Buzlaşma” ile ifade etmek istediği noktalardan birisi tam da burada devreye giriyor. Cinayetin ardından olayın gerçekliğini ve yol açabileceği sonuçları kavrayamayan Benny, cesedi bile kaldırmadan günlük hayatına devam ediyor bir süre. Daha sonra korkup tanınmamak için saçlarını sıfıra vurdurtması ise yalnızca filmlerden görüp taklit ettiği bir öge olarak kalıyor. Yönetmenin bütün cinayet anını seyirciye bir monitörden izletmesi ise üzerinde durulması gereken bir detay. Tam olarak Benny gibi biz de bir ölümü monitörden izliyoruz ve yönetmenin bu tercihi sahneyi çok daha gerçekçi ve korkutucu yapan detaylardan biri haline geliyor. Cinayet ile bizim aramıza bir monitör daha giriyor. Tamamen ekrandan izlediğimiz noktada oluşmayabilecek rahatsızlık durumu Benny’nin kamerasının monitöre yansıması üzerinden gördüğümüzde son raddeye çıkıyor. Seyircinin gerçeklik algısına ve izlediği şeyle olan ilişkisine de yorulabilecek bu tutum filmin en etkileyici sahnelerinden birine ağırlığını koyuyor.
Burjuvazi ve Kapitalizm Vurguları
Haneke Yedinci Kıta’da ağırlıkla üzerinde durduğu burjuvazi eleştirisinin bir parçasını Benny’s Video’daki aile üzerinden de devam ettiriyor. Hatta o kadar ki iki filmde de anne ve baba karakterlerinin isimleri bile aynı: Anna ve Georg. Film genel olarak Viyana’nın soğuk Avrupa atmosferini yansıtmakla beraber Avusturyalı burjuva ailesinin iç dinamiklerini çok iyi yansıtıyor. Benny’nin kız kardeşinin mesleği kapitalizmin vücut bulmuş hali gibi. Büyük paralar dönen partileri düzenleyen ve organizasyonlar ayarlayan abla aile tarafından takdir görürken Benny saçlarını kestirdiği için bile azarlanabiliyor. Sorulduğunda tek çocuk olduğunu söylemesi de Benny’nin ailesinin çocuklarına eşit davranmaması üzerinden kendisini değersiz hissetmesinin bir sonucu. Ayrıca anne ve baba üzerinden iş hayatına ve para kazanmaya kendini kaptırmış ebeveynlerin çocuklarıyla kuramadıkları iletişim de açıkça eleştiriliyor. Georg’un Benny’e ilk defa cinayetten sonra onu sevdiğini söylemesi ya da Anna’nın artık işe geç gitmeye başlayıp çocuğuyla kahvaltı etmeyi tercih etmesi bu ebeveynlerin ikiyüzlülüklerini çok iyi gözler önüne seren detaylardan.
Öte yandan aile içi iletişimdeki eksiklikler Benny’e maddi anlamda ne isterse alınarak kapatılmaya çalışılmış gibi duruyor. Bu durumla paralel olarak işlediği cinayetin ardından asla cezalandırılmayan Benny üstüne bir “tatile” çıkarılarak neredeyse ödüllendirilmiş oluyor. Ailesi tarafından cinayet örtbas edilirken Mısır’da tatil yapan Benny’nin orada kameraya aldığı görüntüler de filmin aktarmak istedikleri açısından ilgi çekici. Her gün ünlü hamburgercilerde yemek yiyen, her türlü ihtiyacı karşılanan Benny, Mısır’a gittiğinde hayatı boyunca görmediği bir yoksullukla göz göze geliyor. Benny oryantalist bir gözle baktığı Mısır’daki hayattan pek de etkilenmiş görünmüyor. Aslında o, hayatın ona sunduğu konfordan memnun ve hayata bakışı da artık bu konfor üzerinden algılıyor. Ancak Benny’nin kamerası üzerinden bize gösterdiği Mısır manzaraları ile yönetmen, kendi aklındakini seyirciye aktarmak istiyor. Avusturya ve Mısır arasında yaratılan ikilik filmin ikinci yarısında önemli bir yer kaplıyor.
Nedensellik Sorgulaması ve Postmodernizm Eleştirisi
Filmin sonunda aklımızda beliren “Neden?” sorusunun ağırlığı filmin iç dinamikleriyle çok bağlantılı. Benny psikolojik derinliği ayrıntılı bir şekilde oluşturulmuş bir karakter olmamasına rağmen Haneke’nin verdiği detaylar üzerine düşünerek Benny’nin yaptıklarına birçok neden bulabiliriz. Yukarıda bahsettiğim burjuvazi, kapitalizm ve medya faktörleri bunlardan bazıları. “Peki bunlar Benny’i anlatmaya yeterli mi?” sorusu akıllarda kalıyor. Çünkü Benny’e bunu neden yaptığı sorulduğunda; “İşte, öylesine” gibi cevaplar vererek seyircinin zihninde inanılmaz bir boşluk bırakıyor. Ben ise cevabın tam da bu nedensizlikte gizli olabileceğini düşünüyorum.
Haneke’nin postmodern dünyanın nedensellikten uzak ve anlamsızlık üzerinden ilerleyebilen yapısı hakkında da söyleyecekleri olduğunu, postmodern sanatla ilişkilendirilen önemli artist Andy Warhol’un bir eserine sık sık yapılan yakın çekimlerle görebiliyoruz. Eski ve yeni sanat eserlerinin replikalarıyla dolu olan salon duvarına sürekli göz gezdiren Benny’nin dikkatini özellikle çeken bu kısımda yönetmenin seyirciye iletmek istediği önemli bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Warhol’un ilk filmlerinden Empire ‘ın Empire States binasının karşısına yerleştirilmiş bir sabit kameradan alınan sekiz saatlik görüntüden ibaret olması da dikkat çekici. Aynı tavrı penceresine yerleştirdiği kamerayla apartmanının önündeki caddeyi yirmi dört saat kaydeden Benny’de de görmek mümkün. Benny’nin “nedensiz şiddet” eylemlerinin altında yatan bir diğer detayı Haneke çok zarif bir üslupla postmodernizmin yarattığı nedensellik algısının
değersizleşmesi üzerinden seyirciye aktarıyor.
Arno Frisch ve Sonuçlar
Benny’i canlandıran Arno Frisch’in oyunculuğuna değinmeden geçmek istemedim. Haneke Arno ile daha sonra en ünlü filmlerinden biri olacak Funny Games‘te de birlikte çalışıyor. İki filmde de canlandırdığı duygularından yoksun, soğuk ve korkutucu karakterlerle özdeşleşen Frisch’in oyunculuğunun da hikayenin izleyici ile bağ kurmasında önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak Michael Haneke, Avrupa bağımsız sinemasında yerini basamak basamak sağlamlaştırmış ve ilk filmlerinde daha geniş meseleler üzerine düşündüğünü gördüğümüz bir yönetmen. İleride daha soyut ve insan ilişkilerine odaklanan The Piano Teacher ve Amour gibi başarılı filmlerine rağmen eleştiri ögesinin ve daha genel temaların Haneke’nin vazgeçemediği noktalar olduğunu son filmi Happy End’de sosyal medya konusuna değinmesiyle de açıkça görüyoruz. Benny’s Video ise Der Siebente Kontinent ile beraber yönetmenin ilk çalışmalarından olmasına rağmen tarzını en iyi yansıttığı ve filmografisinin belki de hala en çarpıcı filmleri asasındaki yerini koruyor.