Sinematek Sinemaevi’nin Macar Filmleri Seçkisi dahilinde, Zoltan Fabri’nin yönettiği 1982 yapımı Ağıt filmi geçtiğimiz günlerde gösterildi. Film, yüzünde yara olan bir gencin doktorun evine gitmesi fakat doktor yerine doktorun karısıyla karşılaşması ve ardından gelişen olayları ele alıyor. Film, bastırılan cinsellik, iktidar ilişkileri üzerinden erkekliklerin çatışmasını ele alıyor. İkincil olarak kadının kendi cinsel hazzının peşinden gitmesine rağmen film boyunca bir arzu nesnesi haline gelmesi de kadına yönelik mevcut toplumsal cinsiyet algısının işlerliğinin kırılmadığını da gösteriyor.
Gece Gelen Yabancı
Film, bir gece vakti Pelle Gyulla adlı bir yabancının, Doktor Agoston’un kapıyı çalmasıyla başlar. Pelle, Doktor Agoston’u arar. Ancak, Doktor’un karısı Netti evdedir. Netti, Pelle’yi konuk eder. Pelle’ye yemek ikram eder. Netti , Pelle’yiinceler. Pelle’nin, eski kocası Istvan Hannover’i hatırlattığını hisseder. Istvan da, esasında Pelle’nin eski hapis arkadaşıdır. Istvan, 1940’lı yıllarda sol görüşe sahip olması ve o dönemin egemen Macar hükümeti tarafından hoş görülmemesi nedeniyle hapse atılmıştır. Pelle ise kendisine atılan tecavüz iftirası nedeniyle hapis hayatı sürmüştür.
Doktor Agoston, aynı zamanda Istvan’ın mentorudur. Doktor, o dönemde siyasi konjonktür ne kadar değişirse değişsin nüfuzunu korumayı becerebilmiş, dokunulmazlığı olan birisidir. Esasında “Her Devrin Adamı” olarak da tanımlanabilir. Pelle, şehirden ailesinin yanına gitmek ister. Tek çare Doktor Agoston aracılığyla gidiş belgelerini temin etmektir. Lakin, bu görünüşte bir nedendir. Esasında amaç, Netti’den Istvan’ın yazmış olduğu mektupları alıp Istvan’ın mesajını iletmektir.
Bastırılan Hazlar
Filmin ana odaklarından biri de hazların bastırılmasıdır. Istvan ve Pelle, yirmili yaşlarına kadar kadınlarla beraber olmamaları; Netti’nin, Istvan’ın yokluğunda -muhtemelen para ve statü nedeniyle- Doktor Agoston’la evlenmek zorunda kalmasına tanık oluyoruz. Film boyunca sürekli geçmişe dönüşler (flashback) ve rüya sahnelerinin motif haline gelerek hazzın ötelenmesi; erkeklerin çıplak kalmayıp kadının çıplak bir şekilde arzulanması da erkeklerin bastırdığı ve belki de kendileriyle yüzleşmekten kaçındıkları eril hazzı simgelemektedir.
Film bu anlamda ataerkil hazza hizmet etmektedir. Erkeğin hazzının tamamlanması ve kadının da kendi varoluş amacının erkeklere cinsel veya sosyal anlamda hizmet etmesine indirgendiğini görüyoruz. Öyle ki, film boyunca çıplak kadın imajlarının motif haline gelmesi ve Netti’nin geçmiş sekansları ve son sdahne dışında özel alana hapsedilip kamusal alana sadece erkeklerle beraber çıkabilmesi de filmdeki toplumsal cinsiyet dengesizliğini gösteriyor.
Farklı Erkeklikler ve İktidar İlişkileri
Ağıt‘ta sadece kadınlara yönelik değil farklı erkeklikler arasında da güç dengesizliği ve işleyen bir iktidar mekanizması mevcut. Doktor Agoston’un, yukarıda da belirtildiği gibi, saygın bir avukat / doktor olması ve devletin baskı aygıtlarıyla -Nazi subayları veya savaş sonrası Macar hükümeti- içli dışlı olması onu her devirde dokunulmaz biri yapıyor. Ayrıca, Istvan’ın mentoru olması ve yurt içinde Pelle gibi yurttaşların kendisine pasaport veya seyahat için başvurmaları da Agoston’u toplum içinde ayrıcalıklı bir hale getiriyor. Agoston’un Istvan ve Pelle’ye göre cinsel iktidarını bulundurması da Agoston’u hegemonik erkek olarak kodlamamıza neden oluyor.
Toplum içinde devletin baskı aygıtları gerek kamusal alanda gerek hapishane gibi özel alanlarda erkek ve kadınlara karşı iktidarlarını performe etmektedirler. Özellikle savaş zamanı ve hapishane sekanslarında kolluk kuvvetleri Netti, Istvan ve Pelle’ye iktidarlarını sert bir şekilde göstermektedirler. Bu iktidar baskısından kayrılan elbette Dr. Agoston ve Istvan ile Pelle’nin koğuş arkadaşlarıdır. Koğuş arkadaşı, iktidar söylemini pekiştiren ve Istvan’ın politik duruşunu sert bir şekilde eleştiren biridir. Her daim iktidarın yanında olduğunu davranışlarıyla gösterir.
Istvan ve Pelle arasında ise enetelektüel ve yaşam deneyimi bakımından ast-üst ilişkisi mevcuttur. Istvan’ın politik olarak daha bilinçli olması, Pelle’nin apolitik oluşu veya Istvan’ın edebiyata ilgili olması ve Pelle’nin ondan edebiyatı öğrenmesi yahut Istvan’ın 20’lerinde olsa da cinsel ve romantik beraberliği oluşu, Netti’yi anlatması aracılığıyla kendi erkeklik tecrübesini Pelle’ye aktarmaktadır. Bu bağlamda, ikili arasında homososyal bağ meydana gelmektedir. Homososyal bağ, hemcinsler arasında cinsel ve romantik olmayan; toplumsal cinsiyet pratiklerini ilişkisel, ekonomik, sosyal olarak pratik ettikleri bağ olarak açıklanabilir. Dolayısıyla film içinde farklı erkeklikler arasındaki çatışmalar bir sarmal halini alarak sürekli seyirciye hatırlatmaktadır.
Ağıt filmini 26 Ocak saat 14.00 seansında Sinematek Sinemaevi’nde izleyebilirsiniz!