Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi ortaklığıyla düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin habercisi Açık Hava Film Geceleri için geri sayım başladı.Yılın dikkat çeken ve dünya festivallerinden ödüllerle dönen yerli ve yabancı yapımları Kurukahveci Mehmet Efendi sponsorluğunda düzenlenen Açık Hava Film Geceleri kapsamında 15-23 Haziran tarihleri arasında Ayvalık’ta gösterilecek. Ayvalık Belediyesi Yeni Binası’nın denize nazır bahçesinde her akşam 21.30’da başlayacak seanslarda Kurukahveci Mehmet Efendi izleyicilere kahve ikramı yapacak.
9 gece Boyunca Açık Havada Film İzleme Keyfi
Ayvalık Açık Hava Film Geceleri, 15 Haziran akşamı Christopher Nolan imzalı Oppenheimer ile başlayacak.En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Orijinal Müzik dallarında 7 Oscar heykelciği bulunan film, atom bombasının icadı ve geliştirilme sürecini fizikçi J. Robert Oppenheimer’ın gözünden anlatıyor. Film, dünyayı kurtarmak için yok etme riskini göze almak zorunda kalan Oppenheimer’ın ikilemini anlatan epik bir gerilim. Oppenheimer rolüyle çok sayıda ödül kazanan Cillian Murphy unutulmaz bir performans sergiliyor.
16 Haziran akşamı,ilhamını tüm zamanların en iyi restoranlarından biri kabul edilen El Bulli‘nin hikâyesinden alan David Pujol yönetmenliğindeki Dali’yi Beklerken / Waiting For Dali gösterilecek. Yetenekli bir şef olan Fernando, 70’li yıllarda uluslararası üne sahip sanatçı Salvador Dalí’nin yaşadığı Cadaqués köyüne gelir. Şef ile ressamın yolları kesişecek ve bu tesadüf yeni bir mutfak dehasının doğmasına neden olacaktır.
Fatih Akın‘ın yazıp yönettiği İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek, 19 yıl sonra yenilenen versiyonuyla, 17 Haziran’da açık havada izleyiciyle buluşacak. Fatih Akın, bütün filmlerinde başat şekilde kullandığı müziği, bu sefer doğrudan ele alıyor, başrolü müziğe veriyor. İstanbul’u tüm katmanlarıyla, gün içinde sıklıkla geçilen ancak farkına varılmayan sokakları ve mekânlarıyla yansıtan belgesel film, İstanbul’un gerçek ruhunu ve sesini hissettiriyor. Alman müzisyen Alexander Hacke’nin İstanbul’a gelip Selim Sesler’le tanışması ve aralarında kurulan müzikal bağla açılan belgeselde; Baba Zula, Duman, Aynur Doğan, Orient Expressions, Sezen Aksu, Replikas ve Müzeyyen Senar’ın da aralarında bulunduğu pek çok müzisyen bu maceraya katılıyor ve ortaya İstanbul’un çok sesli panoraması çıkıyor. Müzisyenlerin tarzları farklı olsa da hedefleri bir ve birleştirici: İstanbul’un şarkısını yaratmak.
İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek’in özel gösterimi ertesinde, 18 Haziran Salı müzik yazarı-araştırmacısı Murat Meriç “Dünyanın İki Yakası: 2000’lerin başında İstanbul’un Müziği” başlıklı bir söyleşiyle ASKEV Sera’da izleyicilerle buluşacak. Meriç’in İstanbul’un 2000’lerin başındaki müzikal haritasını çizeceği ve bu manzaranın içeriden ve dışarıdan görünüşünü değerlendireceği söyleşi Bilginer-Melin Ayvalık Sanat Kültür Eğitim Vakfı işbirliğiyle düzenleniyor. Murat Meriç söyleşinin ardından Ayvalık’ın müzikal haritasında önemli yer tutan Kraft Bar’da İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek’in izinde bir DJ Set için mikserin başında olacak.
Hayao Miyazaki‘nin on yıl aradan sonra sinemaya muhteşem bir dönüş yaptığı ve bu yıl En İyi Animasyon dalında Oscar ödülü kazanan filmi Çocuk ve Balıkçıl / The Boy and the Heron ise 18 Haziran akşamı izleyiciyle buluşacak. 60 kişilik bir ekip tarafından elle çizilerek yedi yılda tamamlanan film II. Dünya Savaşı döneminde geçiyor. Annesini kaybeden Mahito’nun yas dönemi ve büyüme hikâyesini konu alan film; Miyazaki‘nin ustalığını sergilediği muhteşem görsel dünyası, olağanüstü renkleri ve gizemli atmosferiyle dikkat çekiyor.
Nuri Bilge Ceylan’ın geçen yıl Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve Merve Dizdar‘a Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran filmi Kuru Otlar Üstüne, 19 Haziran’da perdede olacak. Ücra bir kasabada zorunlu görevini tamamlayıp tayin olmayı bekleyen bir öğretmenin hikâyesini konu alan filmde, başroldeki Deniz Celiloğlu unutulmaz bir karakter çiziyor.
Jonathan Glazer’ınaraştırma ve yapım süreci on yılı bulan, Auschwitz kampında gerçek mekânlarda çekilen, Cannes’da Jüri Büyük Ödülü dâhil 4 ödül kazanan, Oscar töreninde de En İyi Uluslararası Film ve En İyi Ses ödüllerinin sahibi olan filmi İlgi Alanı / The Zone of Interest 20 Haziran akşamı gösterilecek. Martin Amis‘in aynı adı taşıyan romanından uyarlanan bu etkileyici film; çiçekli geniş bahçeleri, seraları ve havuzlarında keyif süren Auschwitz kumandanı Rudolf Höss ve ailesinin üzerlerine ölüm külleri yağarken sürmekte olan sıradan gündelik yaşamlarını gözler önüne seriyor. Jonathan Glazer‘ın on yıl önce çektiği, huzursuzluk dolu Under the Skin filminin ardından İlgi Alanı, kötülüğün sıradanlığına ve insan doğasının kendiyle çelişkilerine dair alışılmadık ve ürkütücü bir bakış sunuyor.
Zeki Demirkubuz’un yedi yıl aradan sonra çektiği yeni filmi Hayat, 21 Haziran’da izleyiciyle buluşacak. Film, babasının zoruyla nişanlanan Hicran’ın evden kaçışı sonrasında, nişanlısı Rıza’nın yüzleşmek için peşinden İstanbul’a gelip onu arayışını konu alıyor. Filmin başrollerinde Miray Daner, Burak Dakak ve Cem Davran yer alıyor.
22 Haziran akşamı Yorgos Lanthimos’un beş yıl aradan sonra çektiği ve özellikle başroldeki Emma Stone’un Oscar dâhil pek çok ödüle layık görülen performansıyla çok konuşulan Zavallılar / The Poor Things beyazperdede olacak. Yeni filmi Kind of Kindness ile şu sıralar Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Lanthimos, Zavallılar’ın dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ın sahibi oldu. Görsel estetiği ve sinema tarihi referanslarıyla Lanthimos‘un filmografisinde benzersiz bir konuma sahip olan film, hızlandırılmış bir kadın özgürlük hikâyesi sunarken aynı zamanda uyarlandığı Alasdair Gray‘in romanının bakış açısını değiştirerek ideolojik bir kırılma yaşatıyor.
Açık Hava Film Geceleri, İlker Çatak’ın bu yıl Almanya’yı Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı için temsil eden filmi Öğretmenler Odası / The Teacher’s Lounge gösterimi ile 23 Haziran’dasona erecek. İlker Çatak’ın Johannes Duncker ile birlikte kaleme aldığı filmde okul, toplumun küçük bir modeli olarak karşımıza çıkıyor. Okulda gerçekleşen hırsızlık vakalarında asılsız iddialarla öğrencilerin suçlanmasını engellemek isteyen genç öğretmen Carla’nın olayları çözmek için tercih ettiği yol sebebiyle diğer öğretmenler ve velilerin de dâhil olduğu giderek büyüyen bir tartışmayı konu alan film hiç düşmeyen temposuyla dikkat çekiyor. Film, başroldeki Leonie Benesch’in performansıyla da çok konuşuldu.