Antoloji Animasyonu “Love, Death & Robots” 1.Sezon İncelemesi

Yazan: Cansu Arslan

İnanılmaz bir hayal gücünün yer aldığı 18 farklı hikayenin yer aldığı Love, Death & Robots bu haftanın yazısı olmaya hak kazandı. Göz alıcı tasarımlarıyla sınırlı kalmayıp, sinematografiyi içerisine dahil eden ve bununla da yetinmeyip müziği muhteşem bir anlatım diline çevirip, evrimleşen, teknolojik bir ürün haline gelmiş siber punkları da bu işin içerisine dahil edip, bize 18 farklı yapay zeka ürünü gösteren seri, senenin en iyilerinden olabilir. Tasarım, zeka kullanımı ve hayal gücünün sınırlarının artık olmadığını bizlere gösteren serinin senaryolarının bazılarında ciddi boşluklar olsa da hayal gücünün ne şekle girdiğini bize inanılmaz bir dünya sunarak göstermesi, olay örgüsündeki eksiklikleri umursamamamıza neden oldu. Kötü mü oldu hayır, muhteşem dünyalar izledik. Gelin biraz daha yaklaşalım.

David Finsher’in yapımcı olup, Tim Miller’in de yönetmeni olduğu deli işi bir seriden bahsediyoruz. Birden fazla kez izlenilebilecek kadar farklı noktalarının olduğu, ‘’Bunu neden ben de düşünemedim ki, bunları keşke ben yazmış olsaydım. ‘’ dedirtecek cinsten insanı güzel anlamda alt üst eden Love, Death & Robots, rüzgar gibi geçti. Neden mi süreleri 6 dakika ile 18 dakika arası olduğu için 1 günde insanın tüketim çılgınlığına kurban gidip, izlemesinden, başka neyden olacak! Netflix ile ortak bir anlaşma yapmadan önce birçok stüdyodan olumsuz cevap alan Fincher ve Miller ikisili, en sonunda kendilerine en uygun platformu bulmuşlar. Bölümler birbirinden farklı hikayeleri içerisinde barındırıyor ve birkaç bölüm hariç ben bunu izlemiştim ya resmen aynısı olmuş diyebileceğiniz neredeyse hiçbir şey yok. Dizinin bir güzel yanı da farklı tarzları kullanarak, anime severleri de, animasyon sevenleri de bilgisayar oyunu sevenleri de bir araya toplayabilmesi. Bölümlere yakından bakalım diyorum, fakat izlemeyenler için spoiler içerebilir o sebeple izlemeden gelmeyin, pişman olmayacaksınız!

Sonnie’nin Avantajı

Kapkaranlık bir dünyaya gözlerimizi açıyoruz. Depo gibi, kırık dökük bir yerde Sonnie karakteri karşımıza çıkıyor. Yüzü yara bere içinde kalmış, güvenilmeyecek bir yapı ile karşımızda. Buraya kadar her şey sıradan bir animasyon gibi değil mi? Derken cam kafesin içinde bir yaratık çıkıyor karşımıza, Sonnie ve ekip arkadaşları yaratıklarıyla gurur duyuyorlar. Dicko Sonnie ve yaratığının bir sonraki dövüşü kaybetmesini istiyor. Sonnie bunu reddediyor ve dövüşe katılıyor. Sonnie’nin dövüşmeye ve kazanmaya  neden bu kadar önem verdiğini ise bölümün ilerleyen dakikalarında görüyoruz. İnsanın kendi gücünün sınırlarını ne kadar zorlayıp, kendini evrimleştirebilmesini bizlere muhteşem görseller ve aksiyon dolu müziklerle aktaran bölüm, ‘’Beyne yerleştirilmiş birkaç biyolojik işlemci ’’ gibi basit gösterilen fakat büyüleyici bir hayal gücü ile izleyiciyi buluşturuyor.

Üç Robot

İnanılmaz keyif aldığım Üç Robot bölümü farklı soylardan gelen üç robotun yıkılan bir dünyayı ziyaret etmesiyle başlıyor. Turist gibi gezen ve kendi içlerinde sürekli tartışan üç robot kıyamet sonrası dünyada neler olduğunu ve neden bu hale geldiğini insanlığın kibri üzerinden o kadar güzel anlatıyor ki. Bebek telsizi soyundan gelen turuncu robot, insanların nasıl hissettiğini ve davrandığını çok merak ederken, bir diğeri insanlığın ne kadar kibirli, ne kadar işe yaramaz ve düşük kapasiteli olduğundan bahsediyor. Çevrede dolaşırken bir kedi ile karşılaşıyorlar ve bu onları çok korkutuyor. Kedi ile gezmeye başladıkları insanlığı yok eden bomba ile karşılaşıyorlar. Kendi aralarında insanlığın kendini ne hale neden soktuğundan bahseden robotların lafını dünyayı ele geçirmiş kedilerden biri kesiyor. İnsanlık kendi sonunu getirmiş ve dünyayı kediler yönetiyor.

Tanık

Olmasa da olurmuş dediğim bir bölüm. Gerçek üstü bir dünyada, striptizci bir kadın odasından çıkarken bir cinayete tanık olduğunu düşünür ve bu onu paranoyak bir dünyaya sürükler. Katilin peşinde olduğunu düşünerek ondan kaçmaya çalışır. Fakat durum hiç de öyle düşündüğü gibi değildir.

Özel Kıyafetler

Uzaylılar dünyaya zarar verecek türlerden midir bilmiyorum ama Özel Kıyafetler bölümünde bir grup çiftçi ailenin, belli dönemlerde karşılaştıkları uzaylı istilalarından nasıl korunduklarını izliyoruz. Kendilerine evlerinin garajlarında özel kıyafetler tasarlayan çiftçiler, istila olduğu zaman o kıyafetleri giyip, koca arazide uzaylılarla savaşıyorlar. Burada beni etkileyen tek bir nokta oldu. Gün gelecek dünyada teknolojik üretimler, yapılan deneyler veya gerçekten bilmediğimiz bir formun bizi ele geçirme isteğinden dolayı akla hayale sığmayacak alternatif çözümler üretmek zorunda kalan insanları izleyeceğiz, belki de o insanlardan biri olacağız. Belli mi olur!

Ruh Emen

Love, Death & Robots serisinin kediler tarafından yazıldığını düşünmeye başladığım Ruh Emen bölümü, arkeolojik kazı sonrasında ortaya çıkan ruh emen yaratıklar ile savaşan bir grup askeri konu ediniyor. Yaratıkları uzaklaştırıp, saldırmalarını engelleyen şey ise bir kedi!

Yoğurt Dünyayı Ele Geçirirse

Üç Robot bölümünden sonra hasta olduğum bir diğer bölüm de yoğurdun dünyayı ele geçirmesi. İnsanların yönettiği dünyalardan belki çok daha iyi olacak. Tabii insan kibrini bir yana bırakıp, bir yoğurda güvenmeyi başarabilirse!

Aquila Yarığı’nın Ötesinde

Yine benim açımdan olmasa da olur dediğim bir bölüm. Okuduğum birçok kitapta, izlediğim birçok filmde bu ve buna benzer hikayelere tanık oldum. Rotalarını kaybeden bir grup mürettebatın başından geçenlerin nedenini öğreniyoruz. Ama bana çok güçlü bir olay örgüsü olarak gelmedi bu öğrendiklerim o sebeple çizimlerin, modellemelerin güzelliği ile avunacağım.

İyi Avlar

Avcının sebeplerinin her zaman da geçerli sebepler olmadığını öğrendiğimiz İyi Avlar bölümü sevdiğim bölümler arasında yer alıyor. Şekil değiştiren hulijing ile avcının oğlu arasında yıllar içerisinde gelişen bir bağı izliyoruz. Hem de çok güzel bir bağ. Çünkü saf, her şeyi güzelce düşünüp kendi kararını veren bir avcıyı görüyoruz. İnsanlığın güzel bir temsili olarak düşünülmüş. Bir yanda onları geçmişten gelen bir hikayeden dolayı yalan yanlış avlamaya çalışan bir topluluk bir yandan da hulijinglerin öyle insanlığa zarar verecek yapıda olmamaları ile duygulandırıcı bir bağ kurulmuş. Şekil değiştiren hulijinglere bir de teknoloji dokunuyor ve robotlaşıyor avcının oğlu sayesinde. Burada da yine bir geleceğe gönderme ile karşı karşıya kalıyoruz.

Çöplük

Herkes kendi çöplüğünün kralıdır mottosu ile yaratılmış bölümde, çöplüğü içerisinde hayatından mutlu olan, ille de herkes gibi temiz, normların kabul ettiği bir evde yaşamak zorunda olmadığını bizlere anlatan Dave’yi ziyarete bir görevli gelir ve burayı boşaltmasını, yanına büyük bir bina yapılacağını söyler. Dave ise bunu reddeder ve burası benim çöplüğüm deyip hikayesini görevliye anlatmaya başlar. Dave hikayesini anlatırken geçmişine doğru yolculuğa çıkarız ve o sırada çöplükte aslında ne olduğu ortaya çıkar. Dave kendi yerinde ne kadar güçlü olduğunu tam görevliye anlatacakken Dave’in çöplükteki en yakın arkadaşı olan çöpten oluşan ve içine köpek kaçmış bir yaratık görevliyi ‘’ham’’ yapar!

Şekil Değiştirenler

Alacakaranlık serisinden başka hiçbir şeyi bana hatırlatmayan Şekil Değiştirenler bölümü, Afganistan’da özel görevde yer alan kurda dönüşebilen iki arkadaşın hikayesini anlatıyor. Özel görevlere bir hayvan olarak gönderilen, askerlerin hepsinden çok daha yetenekli olan iki şekil değiştirenden biri özel görev için gönderildiği sırada ölür. Onun intikamını almak isteyen arkadaşı da düşman şekil değiştiren ile savaşıp, arkadaşının intikamını alır. Bu bölümde yakaladığım değerli tek şey; insanlığın yine ve yeniden kendini hep üstün görüp, karşısındaki her ne ise ona saygılı davranmaması. Karşılarında şekil değiştirip, insanlığı bir hamlede yiyip bitirebilecek bir form varken bile kendi kibrinden, onları ötekileştirmeye çalışması da insanlığın sanırım en büyük hastalığı.

Yardım Eli

Gravity filmini anımsatan Yardım Eli bölümü, yörüngede çalışan bir astronotun başından geçen olay ile nasıl savaştığını izleyici ile buluşturuyor. Yörüngede bakım hizmetleri servisinde çalışan astronota bir cisim çarpıyor ve oksijen sistemi deliniyor. İş arkadaşları ona yardım gönderene kadar oksijeni tükenecek olan kadın, kolundaki kıyafeti çıkararak, yörüngede kendini kurtarabilecek cihaza doğru kendisini yönlendirmeye çalışırken başarısız oluyor ve kolu yörüngede donuyor. Oksijeni bitmek üzereyken kolunu koparıyor ve hayatını kurtarıyor. Etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Fedakarlık senaryolarını çok izledik maalesef ki.

Balık Gecesi

Miyazaki tadın bir anime olmuş, çizimler ve renkler muhteşemdi. İki satış elemanının çölde yol alırken arabaları bozulur ve geceyi orada geçirmek zorunda kalırlar. Satış elemanlarından biri eskiden çölün bir deniz olduğundan bahseder ve insanların hayaletleri gibi denizde yaşayan canlıların hayaletlerinin de insana görünüp, görünmeyeceği konusunda düşüncelere dalar ve ikili uykuya geçerler. Sonra bir bakarlar ki gerçekten de çöl geçmişte denizken orada yaşayan canlılar çölde yüzmeye başlamışlardır. Satış elemanlarından biri soyunup canlılarla yüzmeye başlar ve o sırada bir köpekbalığı gelip bizim satış elemanını öldürür. İnsan burada yine elindekinin değerini bilmeden hep daha fazlasını isteyen bir konumla karşımıza çıkar.

Şanslı On Üç

Bir makine hissedebilir mi, düşünebilir mi hepsinden öte bağ kurabilir mi sorusunun cevabını alabildiğimiz bölümde, kimsenin pilotu olmak istemediği bir savaş uçağı var. Savaş uçağının yeni pilotu uçağından çok korkmaktadır çünkü uçağı kullanan son iki mürettebat tamamen hayatını kaybetmiştir. Ama kadın pilot ve uçak aralarında bir bağ kurar ve birlikte hiç yenilmezler ta ki uçak mürettebatın hayatını kurtarmak isteyene kadar. Makinenin kendisini feda edip, iş arkadaşlarını kurtarması ile sonlanan bölüm izlenmeye değer.

Zima Mavisi

İnanılmaz etkilendiğim bir bölüm oldu kendisi. Ünlü ressam Zima, ortalığı eserleri ile kasıp kavuruyor. Fakat bir gün eserlerinin bir noktasına küçük mavi bir kare yapmaya başlıyor. İnsanlar başta bunu anlayamıyor ama daha sonra büyük takdir görerek Zima Mavisi olarak o kare Zima’nın her resminde daha da büyük bir yer kaplıyor. En sonunda Zima herkesten uzaklaşarak hakikati aramaya çıkıyor ve son büyük eserini herkese göstermek için çalışmalara giriyor. Hakikati aramanın kutsallığı ve sonrasında alınan cevap sonrası tek çarenin öz olduğu bölüm izliyoruz. Zima Mavisi nereden mi geliyor? İzleyin ve görün!

Kör Nokta

Sayborg hırsızlar çetesinin bana tek anımsattığı Hızlı ve Öfkeli serisi, üzgünüm. Düzenledikleri bir soygun sonrasında ekipteki herkes hayatını kaybeder ve geriye aralarındaki çaylak çocuk kalır. Soygunda almak istedikleri şeyi elde eden çocuk ekip arkadaşlarını kaybetmenin hüznünü yaşarken, birden ekip arkadaşları ortaya çıkar. Nasıl mı, hafızalarının yedeği alınmıştır da ondan.

Buzul Çağı

Antika bir buzdolabı ile aynı yere taşınan bir çiftin, tarihte yolculuğa çıkmasını izliyoruz. Buzlukta kayıp bir uygarlık bulan çift, uygarlığın gelişimini buzdolabının karşısında durarak izliyor. Tabii ki gelişim savaşlar olmadan, yıkımlar olmadan olmadığı için tüm bu süreçleri yaşıyor ve bunlara aslında o kadar da duyarlı olmuyorlar. Buzluğu kapatıp, uygarlığın son durumunu pizza yedikten sonra bakacak olmaları bunun en büyük örneği.

Alternatif Tarih

Çok çok güldüğüm bölümde, Multiversity diye bir uygulama tanıtılıyor. Hem de Hitler’in ölüm senaryoları üzerinden. Böyle bir uygulamanın ileri teknolojide olacağını düşünüyorum ve bu da izleyiciyi hem korkutuyor hem de ister istemez komik senaryolar oluşturmaya itiyor.

Gizli Savaş

Sibirya’nın ormanlarında Kızıl Ordu bir savaş vermektedir. Fakat bu sıradan bir savaş değildir. Verdikleri savaş ormanın derinliklerinde saklı bir canavar ordusuna karşıdır. Beni yine muhteşem düzeyde etkilemeyen bölümde, ordunun başındaki liderin kendi hayatını ülkesi ve arkadaşları için feda etmesini izliyoruz. Etkilenmedim, yine üzgünüm.

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir