56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni ardımızda bıraktık. Sıcağı sıcağına festival yorumlaması yapmak pek güzel olurdu ama beni bu sene festivalde en çok etkileyen olayı – filmi – konuşmak istiyorum.
Festival iki senedir kaybetmiş olduğu coşkusunu bu sene ulusal ve kısa metraj filmlerin gelmesiyle birlikte yeniden kazandı. Bu da başka bir yazının konusu olacak elbette.
Gelelim Muhsin Ertuğrul’un 92 senedir kayıp olan filmi Tamilla’ya. Özel gösterimi yapılan filmi piyano ve klarnet eşliğinde izledik. 1927 senesinde Ukrayna’nın dünyanın birçok yerinden çağırdığı yabancı filmcilerin arasında Muhsin Ertuğrul da vardı. Ukraynalıların Muhsin Bey diye hitap ettikleri Ertuğrul, burada bir film çekti: Tamilla. Filmin başrollerini Anna Zarzhitskaya, Matvey Liarov ve Hakkı Alizade paylaşıyor.
Aradan geçen yıllardan sonra filmin kopyası ne yazık ki bulunamadı. Tüm aramalar sonuçsuz kalmıştı. Ta ki Rusya’dan bir haber gelene kadar! Rusya’da ortaya çıkan kopyası Ukrayna’ya yollanacaktı ama büyük bir sorun vardı: Rusya ve Ukrayna birbirlerine karşı bir savaşın içindeydiler. Zorlu koşullar altında doğduğu yere geri gönderilen film, restore edilerek izleyicisiyle buluştu.
Fransız hukukçu ve yazar Ferdinand Dushene’nin aynı adlı romanından uyarlanan film, küçük yaşta başlık parası için satılan Tamilla’nın hikayesini anlatıyor. Ayşe Tütüncü’nün piyanosu ve Miray Eslek’in klarneti eşliğinde izlediğimiz film, çekimleri ve atmosferiyle hepimizi büyüledi. Tamilla’nın hüzünlü hikayesi Muhsin Ertuğrul’un eşsiz çekimleriyle birlikte daha da dramatik bir hava yarattı.
Perdede acı dolu bir hikaye dönmesine rağmen, Ertuğrul bizleri yer yer fazlasıyla güldürdü. Kara komedi tadında çekilmiş olan bu filmin bir de Almanya’da bir kopyası olduğu ve bu versiyonundan biraz daha uzun olduğu söyleniyor. Umuyorum ki bir sonraki festivalde de o kopyaya ulaşılmış olur ve uzun versiyonunu da izleme şansını elde edebiliriz.