Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği 25. Gezici Festival’de ilk hafta sonu, seyircinin yüksek katılımıyla gerçekleşen gösterimler ve söyleşilerle dopdolu geçti. Nuh Tepesi, Bozkır ve 13+ filmlerinin ekiplerinin seyirciyle buluştuğu Festival’de Amerikan Sineması’nın Kadın Öncüleri bölümüne ait filmlerin gösterimi bu bölümün küratörü olan Ehsan Khoshbakht’ın sunumuyla, Terazi Filmleri ise bu seçkiyi hazırlayan sinema yazarı Fatih Özgüven’in sunumu ve filmden sonra seyirciyle gerçekleştirdiği sohbetler eşliğinde yapıldı.
Cadı Üçlemesi’nin İlk Bölümü Gezici Festival Seyircisiyle Buluştu
Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik’in kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete dair üç filmden oluşan Cadı Üçlemesi’nin ilk bölümü olan kısa filmi 13+, geçtiğimiz hafta sonu Gezici Festival seyircisiyle buluştu.
İlk gösterimi Sitges Fantastik Film Festivali’nde yapılan 13 +’nın Gezici Festival’deki ilk gösterimi sonrasında seyircinin sorularını yanıtlayan yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, yapımcı Armağan Lale ve filmin post prodüksiyon süpervizörü Selda Taşkın, bir günde tek plan çekilen filmin yapım ve hazırlık sürecini anlattılar.
“Dostoyevski ile çok özel bir ruh arkadaşlığımız var”
Tribeca Film Festivali’nde senaryosu ve başrol oyuncusu Ali Atay’ın performansıyla ödüle layık görülen, Adana Film Festivali’nde En iyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerini alan, Cenk Ertürk’ün ilk uzun metrajlı filmi Nuh Tepesi‘nin gösterimi festivalin ikinci günü gerçekleşti. Gösteriminden sonra yönetmen Cenk Ertürk ve yapımcı Alp Ertürk seyircilerin sorularını yanıtladı.
Cenk Ertürk söyleşide, bir kısa film yönetmeni olarak sinema geçmişinden, esin kaynaklarından, Nuh Tepesi filmindeki çıkış noktalarından, Haluk Bilginer ve Ali Atay’la çalışma deneyiminden söz etti. Bir seyircinin sorusu üzerine edebiyattaki başlıca esin kaynaklarını, Dostoyevski, Stefan Zweig, Oscar Wilde ve Thomas Mann olarak sıralayan yönetmen, “Filmde gördüğünüz Dostoyevski romanlarının, özellikle Budala’nın müptelasıyım’ dedi ve şöyle devam etti: “Dünyada insan ruhunu, duygularını, o küçük nüansları Dostoyevski kadar iyi anlayan çok az yazar olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman ona öykünerek yazıyorum ve aramızda çok özel bir ruh arkadaşlığı olduğunu düşünüyorum.”
“Kendimizi kapatmadık. Hikâyeyi çok sahiplendik. Birlikte çok çalıştık.”
Bu sene Antalya Film Festivali’nde bir rekora imza atarak 11 ödülün birden sahibi olan Bozkır‘ın Gezici Festival’deki ilk gösterimi yönetmen Ali Özel ile filmin oyuncuları Mücahit Koçak, Hakan Emre Ünal, Ozan Dağara, Elif Aydın ve filmin müziklerini yapan Hüseyin Özel‘in katılımıyla gerçekleşti.
Gösterim sonrasındaki söyleşide salonu dolduran seyirciler film hakkında son derece olumlu yorumlar yaptılar ve karakterlerin, oyuncuların ve genel olarak filmin doğallığından, sadeliğinden ve samimiyetinden etkilendiklerini dile getirdiler.
Filmin oyuncularından Ozan Dağara bu konuda şöyle konuştu: “Samimiyet bu filmin doğasında var ama sadece samimiyetin yetmeyeceğini düşünüyorum. Bir nitelik de var bu filmde. Gösterilen özeni gözardı etmemek lazım. Kendimizi kapatmadık. Hikayeyi çok sahiplendik. Birlikte çok çalıştık. Kardeşlik ilişkileri, baba oğul ilişkileri üzerine çok konuştuk. Oyuncu egosundan tamamen uzak bir çalışmaydı. Bunu Ali’ye borçluyuz.”
Yönetmen Ali Özel ise filmin Antalya’daki başarısını neye bağladığını soran bir seyircinin sorusunu; “Bunlar bizim dışımızda gelişen şeyler. Tabii ki onurlandırılmak çok güzel, bunu herkes ister. Biz de çok mutluyuz. Bir ödül de olsa sevinirdik, 11 ödüle de sevindik,” diye cevapladı.
Filmde kadınların yer almamasına dikkat çeken bir seyircinin sorusu üzerine Ali Özel: “Kadınlar olsa bunlar olmayacak aslında. Erkeklerin dünyası böyle işte,’ diye konuştu. ‘İlk senaryoda daha çok kadın vardı ama kadınlar filmin sertliğini yumuşatıyordu. Bizim karakterler de bir kadının yanında kötü olamayacak adamlar. Bir kadının yanında düstursuz olamazlar. Filmde kadınların geri planda kalması bu yüzden. Erkekler arasındaki çatışmanın sert olmasını istedim.”
“Eğer bir kadın sinemasından söz edeceksek, bu nasıl bir sinemadır?”
Festivalin 3. Günü Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri bölümünün ilk gösterimi yapıldı. Shirley Clarke’ın 1961 yapımı filmi Torbacı (The Connection), bu bölümün küratörlüğünü yapan ve aynı zamanda Renkli Farsça (Filmfarsi) adlı filmi ile Gezici Festival’e konuk olan Ehsan Khoshbakht‘ın sunumuyla gerçekleşti. Daha önce de Gezici Festival ile ortak çalışmalar yapan ve Festival’e konuk olan İranlı belgeselci, yazar ve küratör Ehsan Khoshbakht, Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri bölümündeki filmleri nasıl seçtiğini açıklarken söze şöyle başladı: “Kadın sinemacıların dünya sinemasındaki yeri üzerine son zamanlarda daha çok düşünüyoruz. Bu program için çok basit bir sorudan yola çıktım. Çok uzun zaman sinemada erkek bakış açısının hakim olduğunu düşündük hep ama eğer bir kadın sinemasından söz edeceksek bu nasıl bir sinemadır? Bu sorudan yola çıkarak egemen erkek bakışının kadın yönetmenler tarafından sorgulandığı, kırılma noktası olan filmlere baktık. Bu üç film öne çıktı.”
Fatih Özgüven ile Terazi Filmleri Üzerine Söyleşiler
25. Gezici Festival’in ilk hafta sonunda sinema yazarı Fatih Özgüven, Festival için seçtiği Terazi Filmleri’nin gösterimlerinden sonra seyirciyle bu filmler üzerine birer sohbet gerçekleştirdi.
Louis Malle’in Saman Alevi (Le Feu Follet, 1963), Carl T. Dreyer’in Söz (Ordet, 1955) ve Luis Buñuel’in Tristana (1970) filmlerinden sonra gerçekleştirilen söyleşilerde Fatih Özgüven önce bu filmleri ilgi çekici bulmasının ve seçkiye almasının sebeplerini açıkladı, filmlerin sinema tarihindeki yeri ve kendisi için taşıdığı anlam üzerine konuştu ve daha sonra seyircilerle onların bu filmler hakkındaki duygu ve düşünceleri üzerine sohbet etti.
Gezici Festival’de 2 Aralık Pazartesi
2 Aralık Pazartesi günü, Büyülü Fener Sineması‘nda,
- 12.00 seansında, ünlü İngiliz oyuncu Billie Piper’ın dünya galasını Venedik Film Festivali’nde yapan ilk yönetmenlik denemesi Ayrık Otları (Rare Beasts);
- 14.00 seansında Japonya’da kuşağının en iyi oyuncularından sayılan genç yıldız Joe Odegari’nin, geçtiğimiz günlerde Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Portakal kazanan ilk yönetmenlik denemesi Zaman Her Şeyi Siler (Aru Sendo No Hanashi);
- 16.45 seansında Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera ödülünü alan Annelerimiz (Nuestras madre);
- 18.30 seansında Antalya’da Aslı İnandık’a En İyi yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran Özkan Yılmaz’ın ilk uzun metrajlı sinema filmi Soluk, yönetmenin, yapımcı ve senaryo yazarı Benan Yılmaz‘ın ve oyuncuları Uğur Polat ile Emrullah Çakay‘ın katılımıyla gösterilecek.
- 21.00 seansında ise belgesel sinemacı Eliza Capai’nin bu yıl Berlin Film Festivali’nde Uluslararası Af Örgütü Ödülü’nü kazanan filmi Sıra Sende (Espero tua (re)volta) seyirciyle buluşacak.
2 Aralık Pazartesi günü, Çağdaş Sanatlar Merkezi‘nde,
- 10.30 seansında Çocuk Filmleri seçkisi;
- 14.00 seansında Kısa İyidir I isimli kısa film seçkisi;
- 16.30 seansında Amerikan Sinemasının Öncü Kadınları bölümü kapsamında programda yer alan Dorothy Arzner’in 1932 yapımı filmi Güle Oynaya Cehenneme Gidiyoruz (Merrily We Go To Hell) festivalin konuğu olan İranlı belgeselci, yazar ve küratör Ehsan Khoshbakht‘ın sunumuyla gösterilecek.
- 19.00 seansında ise Donald Sosin’in canlı müzik performansı eşliğinde ABD Büyükelçiliği katkılarıyla gösterilecek olan Clarence Brown’ın filmi Çatışan Arzular (Smouldering Fires, 1925) izlenebilir.
Gezici Festival’de 3 Aralık Salı
3 Aralık Salı günü, Büyülü Fener Sineması‘nda,
- 12.00 seansında Brezilyalı yönetmen Sandra Kogut’un geçtiğimiz günlerde Antalya’da başrol oyuncusuyla Altın Portakal kazanan filmi Três Verões (Üç Yaz),
- 14.00 seansında Berlin Film Festivali’nin Generation 14+ bölümünde en iyi film seçilen, Güney Koreli sinemacı Bora Kim’in ilk uzun metrajı Sinek Kuşu (Beol-sae);
- 16.45 seansında Türkiye 2019 seçkisinde yer alan Bozkır; 18.30 seansında Burak Çevik’in ilk uzun metrajlı filmi Tuzdan Kaide‘nin ardından Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde yer alan ikinci filmi Aidiyet, yönetmenin katılımıyla gösterilecek.
- 21.00 seansında ise Slovak yönetmen Marko Škop’un Slovakya’nın bu yılki Oscar adayı olan ikinci uzun metrajlı filmi Işık, Daha Fazla Işık (Nech je svetlo) izlenebilir.
3 Aralık Salı günü, Çağdaş Sanatlar Merkezi‘nde,
- 10.30 seansında Çocuk Filmleri seçkisi;
- 14.00 seansında Kısa İyidir II isimli kısa film seçkisi gösterilecek.
- 16.30 seansında, Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri bölümü kapsamında programda yer alan Ida Lupino’nun 1953 yapımı başyapıtı Otostopçu (The Hitch-Hiker) festivalin konuğu olan İranlı belgeselci, yazar ve küratör Ehsan Khoshbakht’ın sunumuyla izlenebilecek.
- 19.00 seansında, Sanat Uzun Hayat Kısa seçkisinden, Ehsan Khoshbakht’ın bizi bilmediğimiz bir İran sinemasıyla tanştıran filmi Renkli Farsça (Filmfarsi) yönetmenin sunumuyla gösterilecek.