İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Ödülleri’nin 2019 sahipleri belirlendi. Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü usta yönetmen Şerif Gören’e sunuluyor. Sinema Onur Ödülleri oyuncu ve yapımcı Göksel Arsoy ile oyuncu Selda Alkor’a, Sinema Emek Ödülü ise akademisyen Jak Şalom’a verilecek.
Türk Sinemasına “Altın Palmiye” ödülünü kazandıran Yol filminin yönetmeni Şerif Gören
Şerif Gören 1944’te İskeçe’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1962’de Yeşilçam’a kurgucu olarak adımını atan Gören, yüzlerce filmde asistanlık yaptı. 1974’te ilk filmi Endişe ile Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 6 dalda ödül kazandı. Türk Sinemasına damgasını vuran Metin Erksan, Lütfi Ö. Akad ve Yılmaz Güney’in başlattığı toplumsal gerçekçilik akımının ikinci kuşağında yer alan Gören, dönemin teknik imkânsızlıklarına rağmen filmlerinde kullandığı efektlerle Türk Sinemasına pek çok yenilik kattı. 1973’te Sinema İşçileri Sendikası’nı kurarak başkanlığını üstlendi. 1979-1980 yılında Yönetmenler Derneği başkanıyken 12 Eylül darbesiyle tutuklandı; 1981’de tahliye olduktan hemen sonra Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı ‘Yol’ filmini çekti.
Başlıca filmleri arasında ‘Köprü’ (1975), ‘Deprem’ (1976), ‘Nehir’ (1977), ‘Derdim Dünyadan Büyük’ (1978), ‘Almanya Acı Vatan’ (1979), ‘Tomruk’ (1982, Antalya En İyi Üçüncü Film, En İyi Görüntü), ‘Derman’ (1983 Antalya En İyi İkinci Film, 1983 Valencia Jüri Özel Ödülü, 1984 Şam En İyi Film, 1984 Karlovy Vary FIPRESCI Ödülü, FICC ödülü), ‘Firar’ (1984), ‘Kurbağalar’ (1986 Nantes En İyi Film), ‘Kan’ (1985) ‘Yılanların Öcü’ (1985 Antalya En İyi İkinci Film), ‘Katırcılar’ (1987), ‘On Kadın’ (1987), ‘Polizei’ (1988), ‘Abuk Sabuk Bir Film’ (1990 Yunus Nadi Yarışması En İyi İkinci Film), ‘Amerikalı’ (1993 Antalya Halk Ödülü) sayılabilir. Gören ayrıca SFB ve FR2 televizyonları için Berlin ve Strasbourg şehirleri hakkında dört belgesel çekti.
Türk sinemasının “Altın Çocuk”u: Göksel Arsoy
Yeşilçam denince akla gelen ilk aktörlerden Göksel Arsoy, sinemaya adımını 22 yaşında, ‘Kara Günlerim’ (Sırrı Gültekin, 1957) ile attı. İlk ‘Yaprak Dökümü’nün (Suavi Tedü, 1958) ardından Belgin Doruk’la başrollerini paylaştığı ‘Samanyolu’ (1959) filmleriyle yıldızı parladı. Başta romantik melodram uyarlamaları, özellikle Belgin Doruk’la yaptığı filmler çok sevildi ve Doruk ile Arsoy, Yeşilçam’a star sistemini getirdi. 1962’de Halit Refiğ’in yönettiği ‘Şehirdeki Yabancı’ ile Moskova Film Festivali’nde Şeref Diploması kazandı. Büyük tutkusunu gerçekleştirerek 1963’te Yeşilçam’ın ilk havacılık filmi ‘Şafak Bekçileri’nin (Halit Refiğ) çekilmesini sağladı, filmde başrolü oynadı, hatta çekimler sırasında ses duvarını da aştı. 1960’larda “ilk Türk James Bond”u olarak tanımlanan Altın Çocuk serisinin yapımcılığını ve başrollerini üstlendi. Yüzden fazla filmde rol aldıktan sonra 1968’de sinemadan uzaklaştı. 2000’lerde Osman Seden’in önayak olmasıyla TV dizilerinde rol aldı. En son Ayhan Sonyürek’in yönettiği ‘Unutulmayanlar’ (2006) ile kamera önüne geçti. 1997-1999 arasında Sinema Oyuncuları Derneği’nin başkanı olarak sanatçıların sigortalanmasını sağladı. Binicilik, pilotluk, araba sevdası, havacılık tutkusu, sahne yılları, hiç bırakmadığı spor ve elbette sinema aşkıyla Göksel Arsoy, kendi deyimiyle “kentlileşen, dönüşen toplumun simgesi oldu”.
Güçlü kadın rollerinin vazgeçilmez ismi Selda Alkor
Yeşilçam sinemasında güçlü kadın rollerinin vazgeçilmez ismi, sinemada kendi sözleriyle “kendi gibi hayata karşı dik durabilen kadınları” canlandıran Selda Alkor, 1965’te Ses Dergisi’nin artist yarışmasında birinci oldu ve hemen başrol oynamaya başladı. Yeşilçam’a attığı ilk adımlar ‘Cumartesi Senin Pazar Benim’ (Aram Gülyüz), ‘Güneşe Giden Yol’ ve Türkiye’ye adını duyuran ‘Çiçekçi Kız’ (Nejat Saydam) oldu. Birlikte rol aldığı Kartal Tibet’le ‘Senede Bir Gün’, Fikret Hakan’la ‘Buzlar Çözülmeden’, Cüneyt Arkın’la ‘İlk ve Son’, Ayhan Işık’la ‘Erikler Çiçek Açtı’, Ekrem Bora’yla ‘Yaşamak İstiyorum’, Ediz Hun’la ‘Yarın Çok Geç Olacak’, Türk sinemasının klasikleri arasında yer aldı. 100’e yakın filmde başrol oynadı. 1986’da, canlandırdığı “Hanımağa” karakteriyle büyük başarı kazandığı, Attila İlhan’ın yazdığı ‘Kartallar Yüksek Uçar’ dizisiyle TV dünyasına adım attı; ‘Asmalı Konak’, ‘Çemberimde Gül Oya’, ‘Parmaklıklar Ardında’ dizilerinde rol aldı. OYUNCU BİR meslek derneğinin kurucularından oldu; TÜRSAV Türk Sinema Vakfı başkanlığını, Sinema Oyuncuları Derneği’nin 1994-1996 arasında genel sekreterliğini, 2000-2002 arasında başkanlığını yürüttü.
Sinematek’in Kurucu Üyelerinden Jak Şalom
Yıllardır film kültürü ve kolektif sinema belleğini savunan ve bu alanda çalışmalarını sürdüren Jak Şalom, 1946’da İstanbul’da doğdu. 1965-1972 yıllarında kurucu üyelerinden olduğu Türk Sinematek Derneği’nde görev aldı. 1972-1977 yıllarında Paris’te, Fransız Sinemateki’nde Henri Langlois’nın asistanlığını yürüttü. 1966-1972 arasında Yeni Sinema ve Film dergilerinde yazıları yayımlandı. 1976-2012 arasında Paris Ulusal Doğu Dilleri Enstitüsü’nde (Inalco) doçent öğretim üyesi ve idareci olarak çalıştı. 1999-2012 arasında Lozan Les Teintureries Tiyatro Okulu’nda öğretim üyeliği yaptı. 2015’ten bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Türk dili üzerine iki kitap ve Türkçe-Fransızca/Fransızca-Türkçe bir sözlük yazdı. Kadıköy Belediyesi bünyesinde yapımı süren Sinematek/Sinema Evi projesinin tasarımcısı ve yöneticisidir.
38. İstanbul Film Festivali Sinema Ödülleri, 4 Nisan Perşembe gecesi yapılacak 38. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek.