Karakteri birçok insanı sinir edecek türden baş kahramana sahip bir film var markajımda bu hafta. Başlıkta bir büyüme hikayesi yazdığıma bakmayın. James White hali hazırda büyük bir adam zaten. Neyse biz en iyisi baştan başlayalım. Başrollerini Christopher Abbott ve Cynthia Nixon’ın paylaştığı filmin yönetmen koltuğunda ise Afterschool, Simon Killer gibi filmlerden tanıdığımız Josh Mond oturuyor.
Bir anne ve oğul arasındaki bağları vurgulayan film, aslında yönetmenin kendi hayatından izler taşıyor. Sundance Film Festivali’nden ödülle dönen film, bir noktada herkesin içinde kendini göreceği bir rotada ilerliyor. New York’lu mazoşist bir genç olan James White, kendi hayatıyla ilgili sorunlarla boğuştuğu bir dönemde annesinin kanserinin nüks ettiğini öğrenir ve hayatıyla ilgili en ikilemli dönemi başlamış olur. Bir yandan hayatındaki diğer insanlar ve onlarla arasındaki iletişim kopuklukları, diğer yandan annesi ve onun yanında güçlü kalma savaşı James White’ı zaman zaman agresif yapsa da bir noktadan sonra eski karakterine göre daha fazla yumuşadığını görüyoruz.
Hikayedeki baş karakterimizin gelişimine baktığımızda önümüzde oldukça başarılı bir senaryo olduğunu görüyoruz. Tek düze gittiğini söyleyemeyeceğimiz filmin elbette eksikleri var fakat film kendini öyle bir izlettiriyor ki filmdeki rahatsızlık unsurları göze bakmaktan uzakta duruyor. Filmin bana göre en büyük eksiklerinden bir tanesi ise çok fazla yardımcı karakter olması ve bu karakterlerden çok üstün körü bahsedilmesi. Bazı karakterler merak uyandırıyor fakat film ilerlemesine rağmen o karakterle ilgili yeni bilgilere sahip olamıyoruz. Bu durum zaman zaman sırf filmi doldurmak için koyulmuşlar izlenimi yaratıyor.
James White üzerine söylenecekler bir yerden sonra sadece onun üzerine oluyor. Yan karakterler hakkında az önce söylediğim gibi çok fazla fikrimiz olmadığı için yorumlama konusunda da onları geri planda bırakmayı tercih ediyorum. Anne karakteri bile film bir yerde onun üzerinden dönmesine rağmen bizde tatmin duygusu yaratmıyor. Sadece James White karakteri üzerine konuşacak olursak eğer sabahlara kadar bitmez. Elbette film adına yakışır şekilde James’i anlatıyor ve ona yoğunlaşılması gerekiyor ama keşke film bittiğinde gerçekten tanıdığım tek karakter o olmasaydı diyorsunuz.
James White bana göre başarılı bir senaryoya sahip ama eh işte diye nitelendirebileceğimiz filmlerden. Bir filmi film yapan biliyorsunuz ki noktaların birleşimidir. James White’ın büyümüşken büyüme hikayesine tanık olmak istiyorsanız elbette izleyin. Zaten bu film bir zaman kaybıdır gibi ağır bir eleştiri de yapılamaz. Yalnız James’e zaman zaman çok sinir olacaksınız, bu gibi zamanlarda çocuğa çok yüklenmeyin. En nihayetinde büyümekte olan bir adamcağız kendisi.