Yönetmen Patiparn Boontarig’in 2023 yapım ilk uzun metrajlı filmi Solids by the Seashore, PembeHayat KuirFest 2025’de, 13. kez düzenlenen festivalin klasikleşen bölümü Gökkuşağının Altında seçkisinde gösterildi.
Dinsel paradigmaların içinde aranan sevgi ihtimallerini, kaybın ardından gelen hakikat arayışlarını ve geçmişi şimdiden aralamaya çalışan öznelerin mücadelesini beyaz perdeye taşıyan seçki, izleyiciler tarafından da ilgiyle takip edildi. Seçkinin üç filminden biri olan ve Kıyıya Vuranlar ismiyle çevrilen filme gelin birlikte bakalım.
Patiparn Boontarig’in ilk uzun metrajlı filmi Kıyıya Vuranlar, izleyicileri çevresel bozulmayla boğuşan bir Tayland sahil kasabasının arka planında geçen düşünceli bir anlatıya davet ediyor. İklim değişikliği, ataerkillik ve kişisel kimlik konularını incelikli bir şekilde irdeleyen film; romantizm, folklor ve ekolojik kaygıları uyumlu bir bütün halinde harmanlayarak dokunaklı ve düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Zıtlıkların Hikâyesi
Konu, kötü inşa edilmiş deniz duvarlarının neden olduğu erozyonun etkilerini belgelemek için güneydeki bir Tayland kasabasına gelen kaygısız bir görsel sanatçı olan Fon’u takip ediyor. Yolculuğu, muhafazakâr ailesinin beklentileri ve kültürel geleneklerine bağlı genç bir Müslüman kadın olan Shati ile kesişir. Fon, Son Etki başlıklı sanat sergisine hazırlanırken, duyguları ve ailevi baskılar konusundaki iç çatışması hikâyenin duygusal çekirdeği haline gelen Shati ile bir bağ kurar.
Fon ve Shati’nin farklı kişilikleri -Fon’un açıklığı ile Shati’nin çekingen doğası- ilgi çekici bir dinamik yaratıyor. Bu antitez, filmin deniz kıyısındaki çarpıcı sahnesinde güzel bir şekilde somutlaşıyor; ikilinin kimyası, dalgaların ve sarp kayalıkların arasında incelikle ortaya çıkıyor. Fon’un kendinden emin tavrı, arzuları konusundaki netliğini yansıtırken, Shati’nin yolculuğu, büyükannesinin uyarıcı hikayeleri ile Fon’a karşı artan sevgisi arasındaki gerilimle şekillenen bir kendini keşif yolculuğudur.

Çevresel ve Kültürel Metaforlar
Boontarig’in anlatısı, çevresel bozulmayı karakterlerinin kişisel mücadeleleriyle örüyor. Aşınmış sahiller ve yapay deniz duvarları, Shati’nin hayatını kısıtlayan katı toplumsal yapıların metaforları haline geliyor. Film yapımcısının Denizkızının Gözyaşları gibi belgesellerdeki geçmişi, bu çevresel temaların özgünlüğüne katkıda bulunarak filmi basit bir aşk hikayesinin ötesine taşıyor.
Görüntü yönetmeni Benjamaporn Rattanaraungdetch’in çalışması, doğal gün ışığını gün batımının, dalgaların ve kıyı şeridinde yaşayan canlıların çağrıştırıcı görüntüleriyle harmanlayarak kıyı manzarasının kırılgan güzelliğini yakalıyor. Bu görseller, doğa ve insan müdahalesi arasındaki hassas dengenin altını çizerek Shati’nin karşılaştığı kişisel zorlukları yansıtıyor.
Performanslar ve Kimya
Ilada Pitsuwan, Shati rolünde göze çarpan bir performans sergiliyor ve karakterin sessiz gücünü ve iç çalkantısını incelikle somutlaştırıyor. Onun canlandırdığı karakter, Rawipa Srisanguan’ın Fon’u tarafından tamamlanıyor; Fon’un kaygısız enerjisi ve kendine güveni, keskin ama uyumlu bir kontrpuan oluşturuyor. Aralarındaki kimya, yavaş ilerleyen romantizme inandırıcılık katarak onu hem hassas hem de inandırıcı kılıyor.
Sanat ve Sihirli Gerçekçilik
Fon’un görsel sanatçı rolü Boontarig’in filme sanat evi estetiği katmasını sağlıyor. Fon’un galeri sergisinin sunumu, kurgucu Nisarat Meechok’un kusursuz çalışması sayesinde görsel bir vurgu. Filmin doruk noktasına doğru yerel folklor ve sihirli gerçekçiliğin entegrasyonu, Boontarig’in modern kaygıları geleneksel hikâye anlatımıyla dengeleme becerisini sergileyerek başka bir entrika katmanı ekliyor.

Eleştiriler ve Son Düşünceler
Sinematografik açıdan, Benjamaporn Rattanaraungdetch’in görüntü yönetimi, filmi görsel olarak zenginleştiren unsurların başında geliyor. Doğal ışığın ustaca kullanımı, kasabanın atmosferini ve karakterlerin duygusal durumlarını güçlendiren bir etki yaratıyor. Özellikle gün batımı sahnelerinde kullanılan sıcak tonlar hem romantik hem de melankolik bir hava sunuyor. Sahilde geçen sahnelerdeki drone çekimleri, mekânın hem güzelliklerini hem de erozyonun yarattığı tahribatı etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Sanatsal anlatımı destekleyen bu teknik detaylar, filmin çevresel ve toplumsal temalarını daha da derinleştiriyor. Ayrıca Fon’un sanat galerisindeki eserlerini ve sergiyi betimleyen sahnelerde, Nisarat Meechok’un başarılı kurgusu dikkat çekiyor. Bu sahneler, filmin sanat ve çevre arasındaki ilişkiyi vurgulayan estetik bir boyut kazanmasını sağlıyor. Bana kalırsa filmin son dakikalarında sanat galerisinde izlediğimiz kamera kurgusu apayrı bir sinema sunumu olarak dahi kullanılabilir. Muhteşem bir kısa film edasıyla eserler arasında kameranın gezindiği esnada fonda duyduğumuz tamamı doğal sesler söz konusu sahneleri büyüleyici bir sunum haline getirmiş.
Filmin kasıtlı temposu ve “olacaklar, olmayacaklar” romantizmi zaman zaman tahmin edilebilir gelse de temaların derinliği ve görsel güzelliği yaşanan gerilim kesintilerini telafi ediyor. Bazı izleyiciler filmin art house eğilimlerini aşırı hoşgörülü bulabilir ama katmanlı anlatılardan hoşlananlar için Kıyıya Vuranlar (Solids by the Seashore) güzel bir deneyim. Sonuç olarak Patiparn Boontarig’in ilk uzun metrajlı filmi kimlik, aşk ve insan eylemlerinin çevre üzerindeki etkisine dair içten bir keşif sunuyor. Çağrışım yapan görüntüleri, zengin içeriği ve duyarlı yönetmenliğiyle film, sanat sineması meraklıları ve romantizmin sınırlarını aşan ve insan varoluşunun karmaşıklıklarını irdeleyen hikayelere ilgi duyan herkes için izlenmesi gereken bir yerde.