Sekteli Ölüme Doğru: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Yazan: Enes Altınok

81. Venedik Film Festivali’nin Orrizonti Bölümü’nde Jüri Özel Ödülü, Altın Koza Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ve Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından verilen Cüneyt Cebenoyan En İyi Film ödüllerini kazanan -Murat Fıratoğlu imzalı- Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, Siverek’te domates hasadında çalışan Eyüp’ün amiriyle yaşadığı çatışma sonucu radikal bir çözüm arayışına girmesini ele alıyor.

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, sekteye uğrayan eylemler ve karakterin çözümsüzlükle baş başa kalması açısından Yeni Gerçekçilik akımını ve Siverek tasviri de Abbas Kiyarüstemi’nin kırsal kesim tasvirleriyle benzerlikler gösteriyor. Ancak film, bu eylemlerle birlikte kafası karışık bir anlatı sürüyor. Çözümsüzlüğü etkili bir şekilde kullanmak yerine, izleyicide yarım kalmış bir izlenim bırakıyor. Yine de, bir ilk film için görsel dilinin son derece güçlü olduğunu söylemek mümkün.

Kavurucu İntikam Fikirleri

Siverek’in kavurucu sıcaklarında domates hasadında çalışan Eyüp, amiri Hemme ile tartışır. Maaşını almakta zorlanan ve kendisine küfreden Hemme’ye karşı radikal bir karar almaya çalışır. Ancak bu süreçte Eyüp, Siverek sokaklarında dolaşırken tanıdıklarına rastlar. Onlar ya Eyüp’ü lafa tutar ya da kendi işlerini ona devrederek planlarının ertelenmesine neden olurlar. Her erteleme ve aksaklık Eyüp’ün öfkesini artırır, bir anlamda Godot’yu beklercesine eylemini gerçekleştirmeye çalışır. Ancak, Bisiklet Hırsızları’nın baş karakteri gibi hüsrana uğrar ve motoruyla uzaklaşıp kameradan kaybolur.

Film, seyirciyi Eyüp’ün intikam planına ortak etmeyi amaçlamasına ve eylemlerin kesintiye uğraması iyi işlenmiş bir tema olmasına rağmen beklenen etkiyi yaratamıyor. Eyüp’ün hikayesinde gelişim göstermemesi ve film boyunca karşılaştığı kişilerin -kırtasiyedeki eski arkadaşı dışında- anlatıya kayda değer bir katkıda bulunamaması, filmin zayıf özellikleri arasında yer alıyor. Kağıt üzerinde ilgi çekici görünen “emeğe yabancılaşma” ve “ahlaki ikilem” gibi temalar, pratiğe dökülürken Eyüp’le seyircinin bağ kurması veya anlatıyı takip etmesi zorlaşıyor. Eyüp’ün sokakları arşınlarken psikolojisi, duygulanımları ve düşüncelerini öğrenemeden yalnızca hiddetli yürüyüşlerinin kadrajlanması söz konusu oluyor.

Cinema-vérité üslubunun filme hakim olması, görsel olarak etkileyici bir atmosfer yaratırken, aynı zamanda senaryodaki eksiklerin üzerini örtüyor. Eyüp’ün sürekli yarım kalan çabaları giderek monotonlaşıyor, bu da seyircinin dikkatinin dağılmasına ve filmin tamamlanmamış bir hissiyat uyandırmasına yol açıyor. Film, güçlü görsel anlatımına rağmen karakter derinliği ve olay örgüsü açısından tatmin edici olmaktan uzak.

Zayıf Senaryoya Güçlü Sinematografi

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, senaryosundaki çiğliğe rağmen başarılı bir Siverek tasviri ve göz doyurucu bir sinematografi sunuyor. Semih Yıldız, Nedim Dedecan ve Abdurrahman Öncü üçlüsü, Eyüp’ün yaşadığı dilemma ve öfkeyi yansıtmak için ışık ve renk kontrastlarını başarıyla kullanıyorlar. Özellikle giriş sekansındaki domates hasadının betimlendiği planlar görsel şölene dönüşüyor. Ayrıca, karakterin adeta bir Kiyarüstemi veya neorealist filmlerden çıkan karakterlere benzemesi de metinlerarası bir okumaya açık kapı bırakıyor.

Öte yandan filmin başında ve sonunda halay sekanslarına değinmemek mümkün değil. Hem görsel hem de anlatısal olarak filmin en başarılı kısımlarından olsa gerek. Halay sekansları, Eyüp’ün yaşadığı toplum içindeki sıkışmışlığı ve kendine yabancılaşmasını temsil etmekle birlikte toplumumuzda da düğünlerle pek de gözler önüne sermek istemediğimiz acı gerçekleri hasır altı etmemizi sağlayan bir aktiviteye dönüşüyor. Böylece, Eyüp’ün yevmiyesini alamadığı için Hemme’yi öldürme planları yaparken sürekli tanıdıklarına rastlaması ve halay meselesi de Eyüp’ün içinde yaşadığı düzenin değişmeyeceğinin habercisidir.

Tüm bunlar ışığında Murat Fıratoğlu’nun ilk uzun metraj filmi olan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, ahlaki dilemma, eylemin çözümsüzlüğe uğraması ve toplum içinde yalıtılma konularını ele alsa da, senaryosunda yalpalamalar yaşayan bir film. Buna karşın üç kişinin oluşturduğu güçlü bir görsel diliyle öne çıkıyor.

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir