Barış Demirdelen’in ilk uzun metraj filmi Aynı İpte Asılı, geçtiğimiz günlerde MUBI platformda gösterime sunuldu. Film, bir grup arkadaşın kimlik arayışı, yabancılaşmaları gibi çoktan aşina olduğumuz temaları işliyor. Ancak, Demirdelen aktüel çekim ve doğaçlamaya dayalı senaryosuyla kafası karışık ve tatmin etmeyen bir hikaye sunuyor.
Kaosa Açılan Kapı
Film, Ali’nin evde tek başına alkol şişeleri arasında durmasıyla başlıyor. Akabinde kardeşi Büşra ile Güray; Efe ile ağabeyi Sinan’la tanışıyoruz. Ali, kardeşi Büşra’yı İstanbul’da ziyarete gelmiş. Evin içerisinde büyük bir kaos egemen. Tuğba Gürcan’ın da belirttiği üzere, evin ekosistemi dışarıdan gelenlere karşı pek de misasfirperver sayılmaz. Efe’nin kız arkadaşı evdeki kaosa uyum sağlayamaz. Evden çıkar.
Sinan ve Efe, Efe’nin işsizliği nedeniyle tartışırlar. Büşra ile Ali arasında da para konuları döner. Film boyunca orta yolu bulma işlevi gören Güray da bu tartışmalar arasında orta yolu bulmaya çalışır. Demirdelen’in aktüel çekimleri ve oyuncuların katı bir metinden ziyade doğaçlama biçiminde yürüttükleri oyunculukları da kaosu katmerlendiriyor. Ancak, tüm kaosa rağmen alkol şişelerini toparlarlar. Hayata karışmak durumunda kalırlar.
Gençliğin Kaygan Zemini
Karakterlere baktığımızda kendi gençliklerini yaşamaya çalışan fakat gençliğin kaygan zemininde yürümekteler. Efe, yönetmen olmak ister. Ancak bir işte çalışmamakta ve kirasını ödemekte zorlanmaktadır. Madalyonun diğer yüzünde ağabeyi Sinan da ailenin efendi ve işinde gücünde olan çocuğudur. Evde sabit işi olan tek kişi Güray’dır. Büşra da seçmelerden seçmelere giden bir oyuncu adayıdır. Ağabeyi Ali’den maddi destek almaktadır. Büşra’nın parasını alkole yatırması ve oyunculuk peşinde koşmasını Ali tasvip etmiyor. Ali de, eşi ve çocuğunu Ankara’da bırakıp İstanbul’da sil baştan bir hayat kurmaya gelmiştir. Dört karakter de kaygan zeminde yürüyerek kendi hayatlarını sürdürmekte zorlanan kimselerdir.
Demirdelen, karakterlerin bu çatışmalarını teoride kurmuş. Lakin pratikte oyuncuların profesyonel oyuncu olmaması ve bunun dezavantajını yaşaması filme kazara bir komedi izlenimi veriyor. 1960’lar Amerikan bağımsız filmlerindeki gibi doğaçlama ve aktüel çekimlere yer vermeye çalışsa da film yer yer 2 saatlik anamorfik TikTok yayınlarını andırıyor. Örneğin, maddi sıkıntısından dolayı Ali, kendisi yerine gelecek Eray karakterini buluyor. Ancak bundan pek hoşnut kalmayan Güray’ın bakışları ve Eray’ın söyledikleri normalde gerilmemize sebep olabilecekken gülünç hale getiriyorlar.
Filmin Kararsız ve Kaygan Zemini
İlmek ilmek işlenecek yabancılaşma, kimlik bunalımı, gençlik sancıları ve coming-of-age temaları olmasına rağmen film hangi konuyu işleyeceği konusunda son derece kararsız. Bağımsız film ya da 60’lar Amerikan filmi öykünmesi bahanelerine sığınmak yerine gelişigüzel çekilmiş. Öğrenci projelerindeki yamalı bohça zihniyeti filme hakim. Böylece sanki uzun metraj bir öğrenci projesi izlenimi vermiyor değil. Ayrıca “ilham aldığını” varsaydığımız filmler de doğaçlamaya sahip olsalar da sözgelimi Godard, Cassavetes gibi yönetmenler o salınımlarda kendilerini kontrol edebilecek düzeydeydiler.
Demirdelen, Aynı İpte Asılı filminde cesurca davranıp Türkiye bağımsız sinemasının trüklerinden uzak ve özgün bir anlatım sunmaya çabalamış. Ancak doğaçlamalarda filmi gülünçleştirmeme adına daha sıkı çalışması gerekecek. Aktüel çekimlerin bir yerden sonra yorması ve netliğin film süresince kaçması da filmin kaygan noktaları arasında yer alıyor.
Aynı İpte Asılı Üçlü
Filmin diğer gerilim unsuru da filmin hikayesi öncesinde gerçekleştiğini düşündüğümüz Efe ve Büşra’nın ilişkisi ile filmin hikayesinde gerçekleşen Büşra ve Güray ilişkisinin gerilimi. Zaten kira nedeniyle gerilimli olan Efe ve Güray’ın arası, Efe’nin Güray ve Büşra ilişkisini öğrenmesiyle daha da gerilir. Buradaki esas neden karakterlerin girdap haline gelen İstanbul’da yalnız kalma korkularıdır. İstanbul’da bu üç karakter yeri geldiği zaman birbirlerinin arkadaşları, yeri geldiği zaman birbirlerinin aileleri haline gelmektedirler. Efe açısından baktığımızda Güray ve Büşra’nın ilişkide olma ihtimalleri Efe’yi ekarte etme ihtimalini doğuruyor.
Böylece Büşra, Efe ve Güray aralarındaki iletişimi ve ilişkiyi tekrardan gözden geçirirler. Filmin isminin de Aynı İpte Asılı olmasının nedeni de bu karakterlerin benzer gençlik sancıları yaşamaları, ilişki geçmişlerinin olması ve İstanbul’da birbirlerine kenetlenmiş olmalarıdır. İlişki sarmalı gösterilse de filmin sonlarına doğru oldu bittiye getirilmesi ve çelişkili olarak ilişkilerdeki expositionı fazla uzun tutması ilişki sarmalının ele alınışındaki handikaplar haline geliyor.
Sonuç Yerine
Aynı İpte Asılı, diğer film eleştirilerinde de belirtildiği üzere oyuncuların kendi adlarıyla oynamaları, evin kullanılması ve Barış Demirdelen’in yönetmenliğinin yanında kamera ve kurguda bulunması nedenleriyle kurmaca ve kurmaca dışı arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. Tüm bunlar da “Acaba izlediğimiz film bir mockumentary mi?”, sorusunu sordurtuyor. Pazartesi günü Ceylan Özgün Özçelik moderatörlüğünde, Kadıköy Sineması’nda gerçekleşen soru-cevaplı gösterimde oyuncu kadrosu ve yönetmenin gerçek hayatta da arkadaş olduklarını belirtmeleri filmin sanki bu arkadaş grubunun hayatlarına cinema-verite tarzında göz atıldığı düşüncesini kuvvetlendiriyor.
Film, 1960’lar Amerikan bağımsız filmlerine öykünerek el kamerası ve doğal ışık, oyunculuk ile doğaçlamaya yaslanmasıyla Türkiye Sineması içerisinde özgün bir anlatı sunmayı amaçlıyor. Ancak yönetmenin ilişkilerde boğulması, teknik aksaklıklar ve doğaçlamanın dezavantajlarından dolayı tatmin edici bir anlatı sunamıyor. Oyunculukların gülünçleşmesi de hikayeyi ciddiye almamızı önlüyor. Böylece film yarım kalmış, kafası dumanlı bir kendini bulma hikaye çalışması haline geliyor.
1 yorum
Kalemine sağlık