Susuz Yaz
Necati Cumalı’nın eserini Metin Erksan’ın senaryolaştırması ve çekmesinden doğan Susuz Yaz, çekildiği dönemden bugüne her daim tartışmalı bir film olarak karşımızda duruyor. Başrollerini Erol Taş, Hülya Koçyiğit ve Ulvi Doğan‘ın paylaştığı filmin yapımcısı da Ulvi Doğan’dır. Aşk, isyan ve fantezilerin iç içe geçtiği bu filmde, tütün işçileri ve onların yazın çektiği kuraklık anlatılmaktadır.
Erol Taş’ın oynadığı karakter olan Osman’ın tarlasından çıkan su, köyde çıkan tek su kaynağıdır. Köylülerle Osman’ın çatışmaları film boyunca devam etmektedir. Ulvi Doğan ise filmde Osman’ın kardeşi Hasan’ı oynuyor. Osman’ın Hasan’ın karısına (Hülya Koçyiğit) duyduğu sapkınca istek ve suyu tekelinde tutma arzusu olayların örgüsünü de belirliyor.
“Türkiye’de kimin tapulu mülkünden kaynak çıkıyorsa, o kamunundur.”
Birçok türde eserler vermiş olan Necati Cumalı’nın (şiir, roman, hikaye, gezi yazısı) aynı zamanda bir avukat olması da hikayenin işlenişinde büyük öneme sahip. Hukukun üstünlüğünün sürekli vurgulandığı filmde, köylülerin birbirleriyle olan husumetleri hukuka inandıkları noktada yumuşamaya başlıyor gibi görünse de en nihayetinde filmdeki karakterler kendi hukuklarını kendileri yaratıyorlar.
Film hukuk kavramına öyle çok vurgu yapar ki Metin Erksan daha sonrasında çıkan bir kanunla ilgili kendi payının yüksek olduğunu iddia eder. Bu kanun ise “Türkiye’de kimin tapulu mülkünden kaynak çıkıyorsa, o kamunundur.” Erksan’ın bu iddiada bulunma sebebi ise; filmin 1964’te çekilmiş olması, yasanın ise 1969’da yürürlüğe girmiş olmasıdır.
Genellikle Yılanların Öcü filmiyle birlikte anılan Susuz Yaz yurt dışında ülkemizin başarı kazanmasını sağlayan ilk Türk filmidir aynı zamanda. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alan ilk türk filmi olan Susuz Yaz, aynı zamanda yılın en iyi beş filmi arasına da girmiştir çekildiği yıl. Hülya Koçyiğit’e en iyi kadın oyuncu, Erol Taş’a ise en iyi erkek oyuncu ödüllerini getiren film, 2008 yılında ise Cannes Film Festivali’nde tekrar gösterilmiştir.
Sinematografik açıdan çok başarılı bulunan ve benim de öyle olduğunu düşündüğüm filmin birçok karesi ise adeta fotoğraf gibidir. Bu başarılı kısmının yanı sıra hayvan haklarını gözetmeksizin çekilen bazı şiddet sahnelerinden dolayı ise taşa tutulmuştur. Şüphesiz ki film şimdi çekilecek olsaydı hayvanlara şiddetten dolayı bir halk ayaklanması bile yaşanabilirdi. Bir kısım insanın filmi vasat bulmasına rağmen film, dünya çapında en çok tanınan Türk filmlerinden biri olmayı başarmıştır.
Erol Taş dışındaki bütün karakterlerin ise neredeyse yan rolde yer alıyormuş gibi görünmesi ise filmi ilginç kılan noktalardan biridir ki buna Hülya Koçyiğit bile dahildir. Hülya Koçyiğit’in ilk filmi olmasıyla da önem arz eden film, Hülya Koçyiğit’i tiyatro sahnelerinden beyaz perdeye taşımıştır.
Erol Taş’ın filmin neredeyse bütün sahnelerinde diğer insanlara üstten bakıyor olması ise filmi etkileyici kılan en önemli nedenlerden biridir. Metin Erksan’ın bu filmi çekme sebebi ise su ve toprağı anlatmaktır. “Toprağın itaatkarlığına karşılık suyun asiliğini” beyaz perdeye yansıtmak istemiştir kendi deyimiyle.
“Film, çekimleri bittiğinde sansür kurumuna yollanmıştır ve tarladaki başaklar çok cılız bahanesiyle gösterimine izin verilmemiştir.”
Susuz Yaz’ın yolculuğu kolay olmamıştır aslında. Film, çekimleri bittiğinde sansür kurumuna yollanmıştır ve tarladaki başaklar çok cılız bahanesiyle gösterimine izin verilmemiştir. Filmin yapımcısı Ulvi Doğan ise türlü zorluklar ve yasa dışı yollarla filmi yurt dışına çıkarmayı başarmıştır.
Filmin Berlin’deki başarısından sonra gözleri açılan Doğan, sonrasında filme pornografik sahneler ekleyerek, ki bu sahnelerde Erol Taş ve Hülya Koçyiğit’e benzeyen oyuncular bulunarak oynatılmıştır, filmi Avrupa ve Amerika’ya satmıştır. Film, Amerika’da sadece porno filmlerin gösterildiği salonlarda gösterime girmiştir. Adı ise “Kardeşimin Karısı” olarak değiştirilmiştir.
Bir yerden sonra talihsizliklerle karşılaşan filme ise Martin Scorsese sahip çıkmıştır ve onun sayesinde film koruma altına alınmıştır. Aşağıda bizzat kendi söylemiyle Susuz Yaz filmini ve Metin Erksan’ı dinleyebilirsiniz. Ve bu tartışmalı, ülkemizi her dönemde temsil edecek siyasi dilini sağlam bir şekilde kullanmış filmle ilgili yazının nihayetinde, yazıyı filmden bir replikle kapatalım istedim.
“Zalime boyun eğen adam da zalimdir.”