Dün gece verilen 92. Akademi Ödülleri’nin etkisi halen sürerken “En İyi Uluslararası Film” ve “En İyi Erkek Oyuncu” dallarında aday olan Pain and Glory / Acı ve Zafer filminin yönetmeni Pedro Almodóvar, hiç vakit harcamadan sıradaki iki projesine karar verdi.
Indiewire‘ın haberine göre her iki proje de İngilizce dilinde olacak. İlki Jean Cocteau’nun tek perdelik oyunu The Human Voice’tan uyarlanacak olan ve başrolünde usta oyuncu Tilda aSwinton’ın yer alacağı kısa film projesi olacak. Kısa filmin çekimlerini Nisan ayında Madrid’te yapmayı planladığını söyleyen Almodóvar proje hakkında şunları söyledi: “Tuhaftır, arkadaşlarım sıradaki projen ne diye sorduklarında ve onlara 15 dakikalık bir kısa film çekmek istediğimi söylediğimde şaşırıyorlar. Bu benin aşık olduğum bir hikaye ve bu hikayeyi kovaladığım için çok mutluyum.”
Jean Cocteau’nun 1928 yılında yazdığı The Human Voice, ilk olarak 1930 yılında Fransa’da sahnelendi. Almodóvar, bir kadının sevgilisiyle telefonda yaptığı son telefon görüşmesini anlatan oyunla ilk kez ilgilenmiyor. Yönetmenin 1988 tarihli klasik filmi Women on the Verge of a Nervous Breakdown / Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar filminin taslak senaryosu da aynı oyundan uyarlanarak kaleme alınmıştı. Tilda Swinton ile birlikte karakterin sevgilisinin kendisinden ayrılmaması için neler yapabileceği üzerinde düşündüklerini ve hikayeyi geliştirmek için birlikte çalıştıklarını söyleyen Almodóvar, “Çok eski moda olduğu için böyle davranabilecek hiçbir kadın olmadığını düşündüm. Bu zihniyet artık yok.” dedi.
“Tilda tamamen hayalini kurduğum gibiydi”
Usta yönetmen Tilda Swinton hakkında da “Birinin sizi tamamen anladığı hissine ihtiyacınız var. Bu konuda Tilda, tamamen hayalini kurduğum gibiydi. Çok açık ve çok zeki.” açıklamasını yapan Almodóvar, filmi sonbahardaki festival sezonuna yetiştirmeyi planladığını açıkladı.
Pedro Almodóvar ‘ın ikinci projesi ise, Lucia Berlin’in “A Manual for Cleaning Women” hikaye seçkisinde yer alan beş kısa hikayesinden uyarlanacak olan uzun metrajlı film. İngilizce ve İspanyolca dilinde olacak olan film, Teksas, Oakland ve Meksika’da geçecek. Lucia Berlin’e olan hayranlığını, “40’lı yıllardan Amerikalı bir yazardı. Alkolikti. O her şeydi. Bazen evleri temizleyerek çalışmak zorundaydı. İnanılmaz, eğlenceli ve üzücü. Söylediği gerçek çok üzücü” ifadeleriyle dile getiren yönetmenin, her iki projesini de merakla bekliyoruz.