Nebil Özgentürk’ün yönetmenliğini yaptığı Nazım’ın Kanatları belgeseli 30. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında dün Büyülü Fener Kızılay sinemasında Türkiye galasını yaptı. Nebil Özgentürk’ün 1001’inci belgeselinin galasına pek çok sinemaseverin yanı sıra Zülfü Livaneli katıldı. İzleyicilerin yoğun ilgisi üzerine festival kapsamında dün üç seansta gösterilen belgesel sonunda, yönetmen Nebil Özgentürk ve belgeselde emeği geçen Arif Keskiner, Sevgi Divitçioğlu, Melih Güneş söyleşiye katıldı.
Nâzım Hikmet ve arkadaşı Ramiz Demirkuşak’ın dostluğu anlatılıyor
Nâzım Hikmet ve arkadaşı Ramiz Demirkuşak arasındaki dayanışmayı anlatan belgesel, yapımcı Arif Keskiner’in ‘Yaşar Kemal’li Anılar’ kitabından yola çıkıyor. Kitapta mimar Sevgi Divitçioğlu, kayıp amcasından söz ediyor, Nâzım’ın yakınlarıyla da ahbap olan Melih Güneş’in dikkatini çekiyor. Araştırmalar sonucu, Sevgi Divitçioğlu’nun kitapta ‘kayıp’ diye bahsettiği amcası Ramiz Demirkuşak’ın öz torunu olduğu ortaya çıkıyor. Özgentürk, işte bu özgün hikâyeyi belgesel haline getiriyor.
Galada yapılan söyleşide filmin içeriğine dair anlatacak bir şeyin olmadığını belirten Özgentürk, “Sadece duygular iletmeyi istiyorum. Asıl kahramanlar burada. Arif Keskiner, Sevgi Divitçioğlu, Melih Güneş” dedi.
“Egemenlik artık biz de biliyorsunuz”
Söyleşi de Nebil Özgentürk’ün Zülfü Livaneli’ye belgeselle ilgili düşüncelerini sorması üzerine Livaneli, “Çok beğendim. Çok güzel bir film çıkmış ortaya” dedi. İzleyicilerin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayan Livaneli, “Egemenlik artık bizde biliyorsunuz” sözlerinin ardından yoğun alkış aldı. Ankara Film Festivalini başarılarından dolayı kutlayan Livaneli, “Ankara, film ve festival kelimelerini bir araya koyarsanız. Ankara zaten çeşitli gizli ve karanlık filmlerin çevrildiği bir şehirdir. Karanlık filmlerden daha beter bir yerdir. Böyle bir ortamda Ankara’da Ankara Film Festivali ve diğer festivaller şehrin onurunu kurtarıyor” dedi.
Ramiz Demirkuşak’ın öz torunu Sevgi Divitçioğlu duygusal bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Ölümle tehdit edildiler ve o yüzden gittiler. Nazım çok mutluydu Türkiye’de. Çocuğu olmuştu, çok sevdiği bir karısı vardı. Bir gece bastılar, ölüme götürmek için” dedi. Sabahattin Ali’nin de Nazım Hikmet’le aynı kaderi paylaştığını dile getirdi.
“Türk vatandaşı olmak istiyorum”
Yapımcı Arif Keskiner, 1977 yılında Moskova Film Festivaline gittiğinde, Nazım Hikmet’in eşi Vera’ya uğradığını ve orada Nazım takvimi üzerine yazılar yazdıklarını, imzalar attıklarını söyledi. Yıllar sonra Melih Güneş bu takvimi bulup Arif Keskiner’e getirdikten sonra kitap yazma fikrinin ortaya çıktığını ve “Nazım’ın Evinde Vera’nın Sofrasında” kitabını yazdığını dile getirdi.
Nâzım’ın yakınlarıyla ahbap olan Melih Güneş, söyleşi sırasında Ramiz Demirkuşak’ın Sibirya’da yaşayan torunu Ramiz Olegoviç’i aradı. Rusça konuşan, Ramiz Olegoviç, emeği geçen herkese Nazım’la dedesi arasındaki ilişkinin izlerine ulaşmasına yardımcı oldukları için teşekkürlerini ileterek “Türk vatandaşı olmak istiyorum” dedi.
Söyleşi sonunda Nebil Özgentürk, Arif Keskiner ve Melih Güneş kitaplarını imzaladı.